Türkiye’nin kilitlendiği genel seçimlerin üzerinden 1 hafta geçti.
Biz olaya Antalya’nın ‘Sporsever’ penceresinden bakıyoruz.
Turizmin başkenti, yılda 1500-2000 civarında takımın gelip kamp yaptığı, federasyonun tüm Türkiye’de oynattığından daha fazla milli maç oynattığı, her federasyonun uluslar arası organizasyon deyince aklına ilk gelen yer, Antalya’dan bahsediyoruz.
Devam edeyim mi?
Yılda 10 milyondan fazla (Sadece hava yolu ile gelen) turisti ağırlayan (Bu sene şu ana kadar 3,5 milyon turist gelmiş), geliri giderinden fazla olan, dünyanın en çok ziyaret edilen 4. kenti olan (İstanbul 9. sırada), 2001 krizinde Türkiye’nin can simidi olan, ülke turizm gelirinin 3’te birini tek başına sağlayıp 11 milyar dolar turizm girdisi sağlayan kenti Antalya’dan bahsediyoruz.
Anlaşıldı ki Antalya yukarıda saydıklarımın yanında yeni bir unvan olarak ‘Siyasilerin hesaplaşma, inatlaşma kenti’ de olmuş.
Defalarca yazdık, ülkenin tamamına sesimizi duyurmaya çalıştık, bir tek siyasiler duymadı bizi.
Biz, başka şehirler gibi zaten mevcut olan bir stadımız varken yenisini istemiyoruz.
Biz, başka kentler gibi takımı amatör ligde olmasına rağmen lüks bir stada da talip değiliz.
Biz, Süper Lig maçlarını Azeri asıllı Rus iş adamının otelinin sahasında oynamak istemiyoruz.
Şehir merkezinden 35 kilometre uzaklıkta, toplu taşıma araçlarının gitmediği, musluklarından yazın sıcak, kışın soğuk su akan, tuvaletleri ücretli, yağmurda su basan, paralı olmasına rağmen çamur içindeki otoparkıyla bir stadı hak etmiyoruz.
Kaldı ki her şeyden önce stat, sadece Antalyalı sporseverin sorunu değil, tüm kentin sorunu. Bu kentte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı 800 kişilik tek tribünü olan bir sahada kutlandı.
Gençlerinin kutlayacağı bir stadı olmayan Gençlik ve Spor Bayramı kimin içine siniyor?
Bu kentin belediyesi 1 yıl içinde 40 milyon TL’yi “Kültür ve Din Hizmetleri ile Temsil Tören ve Ağırlama giderleri” için harcadı.
İş stada gelince ancak 18-20 milyon TL bulabildik, onu da Ankara bize yer gösterirse ancak 15-20 bin kişilik stat için kullanabiliriz diyebiliyor.
Belediyenin samimi olmadığını adım gibi biliyorum.
Hükümet ise geçen sene lige kim çıktıysa (Karabük, Buca, Ordu, Mersin) hemen stadını yaptırıveriyor.
Antalya’ya gelince akıllar tutuluyor.
Antalya milletvekiliyken bile memleketi Karabük’ün hizmetine koşan, memleketi olmasına rağmen bırakın stadı, Antalya’ya çeşme yaptırmayan vekiller, Çorumlu belediye başkanları seçersek olacağı bu.
Bizim sembolümüz portakal diye hep aynı nakaratı mı duyacağız?
Portakal orda kal!