İktidar olamadı..
Ama..
İktidar ortağı oldu..
Başbakan olamadı..
Ama..
Başbakan Yardımcılığı’na kadar yükseldi..
Çok iyi bir muhalif olamadı..
Ama..
Yıllarca “ana muhalefet partisi lideri” olarak kaldı..
Yani..
Deniz Baykal’ın “kariyeri” hiç de fena değil aslında..
Ama..
Son zamanlarda “CHP’nin maskarası” haline geldi neredeyse..

Biliyorsunuz..
26 Mayıs’ta CHP’nin İl Kongresi yapılacak..
İlçe kongrelerinin çoğu “arena” haline gelmişti..
İl Kongresi herhalde “muharebe meydanı” olacak..
Bunun nedeni..
CHP’nin Genel Merkezi ile Deniz Baykal’ın “Antalya’ya hakim olma” kavgası..
Daha da ötesi var..
Deniz Baykal ile Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın’ın “CHP Genel Başkanlığı” hayali..

Ankara, “önce Deniz Baykal’ı kıralım, Akaydın kolay lokma” gibi bir strateji izliyor..
Baksanıza..
“Aman Deniz Baykal’ın adayının karşısına fazla adayla çıkıp oyları bölmeyelim” kaygısına düşüp, “Ankara’nın tek adayı”nı ortaya koyabilmek için PM üyesi Zeki Durmaz’a görev bile vermişler..
Durmaz, Özer Ülken’e karşı diğer adayları “tek aday” haline getirebilir mi, orası biraz meçhul..
Çünkü..
CHP’de çok fazla “kaypak” var..
Bugün seninle olur, yarın kimin yanında yer alacağını asla bilemezsin..
Geçmişte Baykal’ın çevresinde dört dönenleri ve “aday” yaptıklarını şöyle bir düşünün, göreceksiniz..

Neyse..
Tekrar başa dönelim..
“Siyasi kariyeri fena olmayan” Deniz Baykal’ın son zamanlarda “kenara atılmış bir selpak mendil” muamelesi görmesini ibretle izliyorum..
Hani bazen birileri için “bu durumlara düşecek adam mıydı” deriz ya..
Baykal, şu anda öyle bir şey işte..
Peki..
Bir kenara çekilip, gerçekten “Büyük Abi” olamaz mıydı?
Akıl danışılan, yol göstermesi istenen, tecrübesi paylaşılan, güvenilen, sevilen biri olarak devam edemez miydi?
CHP’de büyük bir çoğunluğun (kendisi gibi) “hizipçi” olduğunu bilmiyor muydu?
Olabilirdi, yapabilirdi, biliyordu..
Ama..
İçindeki o “ihtiraslı Baykal”ı aşabilseydi tabii..

Genel Başkanlığı nasıl ve niye bıraktığını biliyor..
O zamanlar kendisine, “Başkan, hele ortalık bir soğusun, kaset biraz unutulsun, sen yine başımızdasın” dendi belki..
Ama..
Güvendiği dağlara kar yağdı..
Baktı, Ankara’ya ulaşması artık pek mümkün değil, “bari Antalya elimin altında olsun” dedi..
Böylece..
Hem adını hep ön planda tutacaktı..
Hem belediyelerle “hizmeti” paylaşacaktı..
Hem de Genel Başkanlık için umudunu sürdürmüş olacaktı..
Ama..
Olmadı..
En az kendisi kadar hizipçi, en az kendisi kadar biatçı biri tarafından yerden yere vuruldu..
Ve..
Yerden yere yere vuranlar çoğalmaya başladı..

Antalya, bugünlerde artık “Baykal’ın tükenişi”ni izliyor..
26 Mayıs’ta, bu film de (kuvvetle muhtemeldir ki) vizyondan kalkacak..
Geriye “hoş olmayan” bir sada kalacak..
Siyaset yapan herkesin Baykal’dan ders çıkarmasını isterim..