Yeter artık arkadaş..
Nedir bu kadınlardan istediğiniz..
Niye kadınları bu kadar ezik, bu kadar mağdur göstermeye çalışıyorsunuz..
Kim ağzını açsa kadınları, “haklarını alamayan, ikinci sınıf vatandaş, sürekli şiddet gören, erkekler 
tarafından ezilen” bir cins olduğunu söylüyor..
Yahu ben bu dünyada yaşamıyor muyum, bir tek kadınlar mı ezik?
Evet, “fiziki şiddet”e uğrayanların çoğu kadın..
Buna bir itirazım yok..
Ama..
“Psikolojik şiddet”e uğrayanların çoğu da erkek..
Niye buna kimse bir şey söylemiyor?
Meşhur sözdür bilirsiniz, “yiğidi kılıç kesmez, bir dirhem söz öldürür”..
Erkekler “bir dirhem” değil, “tonlarca söz” işitiyor..
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı ankete göre..
Aile içinde fiziki şiddete uğrayan kadınların oranı yüzde 40 civarında..
Erkeklerin uğradığı “psikolojik şiddetin oranı ne kadar biliyor musunuz?
Tam yüzde 78.5..
Kadının, “beni anlamıyorsun, beni düşünmüyorsun, beni sevmiyorsun, niye beni sevdiğini 
söylemiyorsun, evine de bana da ilgisizsin, niye geç kaldın, nereye gittin, kiminleydin, çocuklarla niye 
ilgilenmiyorsun, dır-dır da dır-dır” gibi daha yüzlerce sözü erkeği çileden çıkarıyor..
Erkek, “yapma-etme” dese de fark etmiyor, kadın hala “aynen” devam ediyor..
Bu defa erkek başlıyor bağırmaya ve iş çığırından çıkıyor..
Sonunda kimin kime gücü yeterse..
Fiziki olarak erkekler daha güçlü olduğu için, basıyor tokatı..
Ama, eğer kadın güçlüyse, bu defa o basıyor tokatı..
Eşinden dayak yiyen o kadar çok erkek var ki..
Utandıklarından söyleyemedikleri için, bu konudaki istatistikler de pek sağlıklı bilgi veremiyor..
O yüzde 78.5 olarak belirtilen “psikolojik şiddet”in çoğunun, “erkeğin uğradığı fiziki şiddet” 
olduğundan hiç şüpheniz olmasın..
Üstelik, “psikolojik ve fiziki şiddet”e uğrayanların çoğu da çocuk..
Peki niye kadınların ezikliği hep ön planda?
… 
Kaldı ki..
Şiddet “şiddet”tir..
Kadına, erkeğe, çocuğa değil, hayvanlara ve bitkilere bile uygulanması hoş görülemez..
Taş ocaklarıyla dağların uğradığı şiddet bile sizleri üzmüyor mu?
Şiddetin her türlüsüne lanet olsun..
Keşke olmasa, ama bütün toplumlarda hayatın bir gerçeği de bu..
Ben sadece “şiddet”i kullanıp prim yapmaya çalışanlara çok kızıyorum..
Bunları niye yazıyorum?
Son yıllarda erkekler sürekli olarak, “kadın katili, tecavüzcü, şiddet bağımlısı” olarak gösteriliyor..
Kadınlar çıkıyor, “erkeklerle eşitlik istiyoruz” diye bas bas bağırıyor..
Birçok kadın ve kadın yalakaları çıkıyor, “erkek egemen toplumda sanki kadınlar erkeklerden daha az 
hakka sahipmiş gibi” konuşmalar yapıyor..
Şöyle bir bakıyorum da..
Kadınlar erkeklerle her konuda “eşit haklara” sahipler..
Hatta, çoğu konuda kadınların erkeklerden daha çok hakka sahip olduğunu görüyorum..
Nereye giderseniz gidin, öncelik kadınlarda..
Kadınların gidemeyeceği yer, giremeyeceği iş yok..
İstedikleri gibi giyiniyor, istedikleri yere gidiyor, istedikleri okullarda okuyor, istedikleri işte 
çalışıyorlar..
Pozitif ayrıcalıkları da var..
Eskiden erkeklere özeldi, ama artık yolda-sokakta sigaralarını bile rahatça içiyorlar..
Alabildiğine özgürler..
Siyasette ise, erkekler gibi mücadele etmek yerine “armut piş ağzıma düş” misali, kendilerine bir 
şeylerin verilmesini bekliyorlar..
Erkeklerle eşitsen, mücadeleni de yapacak, “ben kadınım” diye bir köşede beklemeyeceksin..
Kadınlarla bazı erkekler zaman zaman da, “erkek egemen toplum”dan söz ediyor..
İyi de, ortada “erkek egemen toplum” yok ki..
Dünyadaki her erkeği idare eden, yönlendiren bir “KADIN” mutlaka var..
Anne, eş, nişanlı, sevgili, kız arkadaş, hatta platonik aşk..
Gerçekte dünyayı ve toplumları erkekler değil, kadınlar yönetiyor..
Erkekleri “uçkur zaafları” çok güçsüz yapıyor ve kadın da bunu harika kullanıyor..
Yani, ortada “erkek egemen” değil, “kadın egemen bir toplum” var..
Söyler misiniz, bu kadınlar daha ne istiyor?
Yeter artık, bitsin şu “ezilmiş kadın” edebiyatları..
Kadınla erkek –nasıl olsa- (binlerce yıl olduğu gibi) bir şekilde anlaşırlar..
Birileri “duygu sömürüsü” yapmayı, birileri de kadınları “prim yapmak” için kullanmayı bırakmalı..
Yoksa bu “yılan hikayesi” daha çok gerginlik yaratacak..