Hangi partiden olursa olsun..

Belediye başkanlarının birbirlerini ziyaret edip, “Antalya için ortak hizmet” içeren konuşmalarını ve temennilerini görünce umutlanmıştım..

“Antalya iliyle, ilçesi-beldesi ve köyleriyle bu dönem inanılmaz hizmetler alacak” diye geçirdim içimden..

“Çağdaş” ülkelerde olduğu gibi, iktidar-muhalefet “parti rozetlerini” çıkaracak ve “seçim bitti, artık Antalya için ortak çalışma zamanıdır” diyerek, gerçekten bu kenti “uçuracaklar” diye düşündüm..

Ama..

Önceki gün yapılan Büyükşehir Meclisi gösterdi ki..

Bu düşüncelerim sadece “hayal”miş..

Siyasetçilerimizin “Türk tipi” yani “çıkarcı” siyasetten asla vazgeçmeyeceklerini bilmem gerekirmiş..

“Akılcı” olmalarını asla beklememem gerekirmiş..

Konyaaltı sahili şu anda Milli Emlak’a, yani “Hazine”ye ait..

Hazine bir “hizmet” kurumu değildir..

Bu nedenle Konyaaltı sahilini “halkın rahatça kullanacağı” hale getiremez..

Yapabileceği tek şey, bu hizmeti yapacak kurum ya da kişilere sahili devretmektir..

Eşgüdüm Kurulu’nun Büyükşehir’i ziyaretinde konuşulanları hatırlayın..

Başkan Menderes Türel, sezon başlarken sahil sahipsiz kalmasın, halk rahatça plaja-denize gelebilsin-girebilsin diye “ücretsiz” şezlong-şemsiye-duş-tuvalet gibi müştemilatı hazırlayıp, belediye çalışanları ile hizmet vereceğini söyledi..

Sonra ilave etti:

“İş bununla kalmayacak, Mimarlar Odası aracılığıyla bir proje yarışması açıp, Konyaaltı sahilini dünyanın en gözde sahilleri arasına sokacak şekle getireceğiz..”

Bu ne demekti?

Bu, Konyaaltı sahilinin, “dünyanın turizm gözdelerinden biri” haline gelmesi demekti..

Boğaçayı Projesi ile birlikte düşünürseniz, “Antalya kent merkezinin turizm açısından uçması” demekti..

Nitekim Eşgüdüm Kurulu üyeleri, yani 11 Oda Başkanı, Türel’in bu düşüncesini desteklediklerini dile getirdiler..

Yalnız ortada bir sorun vardı; “Büyükşehir Meclisi”..

Türel’in Konyaaltı sahilini söylediği şekilde yapabilmesi için, önce sahili Milli Emlak’tan almak zorundaydı..

Bunun için de Meclis’in kendisine yetki vermesi lazımdı..

Olmadı..

CHP’li ve MHP’li üyeler, “Türel burayı alır ve gerçekten bir dünya gözdesi yapar, bu da ona siyasi prim kazandırır” endişesiyle o yetkiyi vermediler..

“Sahil birilerine peşkeş çekilecek” iddialarının altında yatan “gerçek sebep” buydu işte..

Oysa..

Türel’in düşüncesi ve yapmak istediği şey, oldukça “akılcı”ydı..

Karşı çıkmak yerine, “haydi yapın da Antalya hizmet alsın” denmesi gerekirdi..

Ne yazık ki..

“İstemezük” zihniyeti, kendini bir kez daha ortaya koymuş oldu..

Sezon başladı..

Şimdi Konyaaltı sahilinde bir kaos oluşacak..

Herkes şezlongunu-şemsiyesini getirebilir de, duş-tuvalet-temizlik gibi bir plajın olmazsa olmazlarını kim yapacak?

Büyükşehir mi?

Konyaaltı mı?

İkisi de yapamaz..

Yapabilmesi için, sahil için yetki alması gerekir..

O yetki şu anda ikisinde de olmadığına göre..

Türel’in dediği gibi, “Konyaaltı sahili sahipsiz, kaderine terkedilmiş” bir yer olacak..

Yerli-yabancı turistlerin böyle bir yere geldiklerinde, Antalya için ne düşüneceklerini düşünün artık..

Bunun tek suçlusu da, “yetki vermeyen” CHP ve MHP olacaktır..

Bir yere bir iş yapılacaksa, bunu biri yapacak, değil mi?

Önemli olan işin kuralına uygun-istenildiği gibi yapılması ise..

Bu işi yapanın partisi, kim olduğu, kime yakın olduğu o kadar da önemli değildir..

Konu uzun, yerim dar..

Özetle..

Bu Büyükşehir Meclisi, “Antalya’ya hizmet” açısından beni korkuttu..

CHP’li ve MHP’li üyeler adeta “30 Mart’ın siyasi intikamını” alıyorlar..

“Gezi” ruhu ile hareket eden bu meclis üyeleri tutumlarını değiştirmez ise..

Antalya’nın “gereken hizmeti” alacağından kuşkuluyum..

İyi izleyin..