Şu anda Türkiye’de “sol”un tek temsilcisi görünümünde olan CHP’nin, bir “sol parti” olmadığı konusunda hemen herkes hemfikir..

Çünkü..

Bir “sol parti”nin ideolojisinin temeli de en önemli özelliği de önceliği de “emek”tir, “emekçi”dir, “emekten-ezilenden yana olmak”tır..

Çok uzun bir süredir CHP’de böyle bir öncelik yok..

Ya ne var?

“Bol bol yalan” var..

“Tutamayacakları sözler vermek, yapamayacağı işler için vaadlerde bulunmak” kısacası “aldatmak-kandırmak-göz boyamak” var..

“Çıkar grupları”nın elinde oyuncak olmak var..

Öyle anlaşılıyor ki..

CHP’yi yönetenlerle CHP’li başkan ve yöneticiler “kendilerini akıllı milleti ahmak” zannediyor..

Sonra da “oy oranlarının yüzde 26’dan yukarı niye çıkmadığına, niye bir türlü iktidar olamadıklarına” şaşırıyorlar..

Dün facebook’ta paylaşılan bir fotoğraf ve yazı vardı..

Fotoğrafta CHP Antalya İl Başkanı Devrim Kök ile CHP Muratpaşa İlçe Başkanı Ercan Erkan yan yana oturuyordu..

Hemen altında da, “YALAN SÖYLEME HASTALIĞI” başlıklı bir yazı kaleme alınmıştı..

Yazanın kim olduğunu bilmiyorum, ama isminden tanıdığım birçok “arkadaşım” bu durumu paylaşmışlardı..

Yazı “yalan söyleme” konusunu irdeleyen bir yazıydı..

Ama..

Önce fotoğraf, ardından da yazının en sonundaki “Hedefimiz İktidar” cümlesi dikkatimi çektiği için, bu yazının bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim..

En azından “kim kimdir” bunu iyice bir anlayabilir, kenti yönetecek kişileri de ona göre seçebilirsiniz diye düşünüyorum..

Yazı özetle şöyle diyor:

“Yalan alışkanlığı da tıpkı maddeler gibi küçük kullanımlar şeklinde başlar ve sorunlar arttıkça da şiddetlenir..

Kişi artık hemen hemen her zaman günün herhangi bir zamanında bir yalan söyleyivermiş bulur kendisini..

Ancak yalan artık patolojik (hastalıklı) hale gelmeye başladığında, yani her seferinde ya da çok sık yalan söylenmeye başlandığında, ortada ciddi bir sorun var demektir..

Yalan, -doğası gereği- her zaman olmasa dahi er ya da geç ortaya çıkar..

Bu durum beraberinde sosyal bir takım sorunları da getirir..

Kişi artık yalancı çoban hikâyesinde olduğu gibi çevresi tarafından tüm davranışları ve sözleri kuşku ile takip edilen biri haline gelir..

Artık ona kimseler güvenmemektedir..

Öte yandan..

Yalanla ilgili önemli gerçeklerden biri de en iyi yalancıların öncelikle kendilerini kandırabilen yalancılar olmasıdır..

Böyle bir durumda..

Kişi kendi söylediği yalanlara inanmayı başarıyor ve bunu bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yapıyorsa artık söylediği yalanlar başkaları tarafından doğruymuş gibi algılanır..

Çünkü artık yalan söyleyenin beden dili ve diğer iletişimleri, karşı tarafa söylenen sözün ya da anlatılanın doğru olduğu mesajını vermektedir..

Yani artık yalan söyleyenin yanakları domates gibi kızarmamakta, sesi titrememekte, gözlerini kaçırmamakta ya da burnunu kaşımamaktadır..

Ne yazık ki, o artık profesyonel bir yalancıdır..

CHP 30 Mart’ta çakma solculardan ve sosyal faşistlerden mutlaka arınacaktır..

Hedefimiz İktidar..

Demokrasilerde, bir iktidar partisi karşısında kendisini oy oranı olarak zorlayan, nefesini ensesinde hissedeceği bir muhalefet göremezse, “dikensiz gül bahçesi”nde rahat rahat at koşturur..

Türkiye ne yazık ki yıllardır CHP ve bu gibi “önceliklerini unutan partiler” yüzünden ciddi bir muhalefet eksikliği çekmektedir..

Eğer CHP’li yöneticiler “yalan”dan ve “boş vaadler”den vazgeçmez ise..

Eğer CHP “önceliğini” ön plana alan bir siyasi parti haline gelmez ise..

Böyle de devam edecektir..

Bugün iktidar olmaya en yakın parti CHP’dir..

Ama..

Ne yazık ki, “millete güven veremediği” için değil iktidar, “iktidar alternatifi” bile olamıyor maalesef..

Çünkü..

Yalanlara, iftiralara, boş vaadlere sığınıyor..

Kök ve Erkan’ın “ön seçim vaadleri” nedeniyle bu yazıya fotoğraf olarak konulması bir örnektir..

Yalancı yöneticilerle tutamayacağı vaadler veren yönetici adaylarından sıyrıldığı gün, CHP artık “iktidar alternatifi bir parti” haline gelecektir..

Kök ve Erkan’ın bulunduğu fotoğrafta Mustafa Akaydın da yer almalıydı bence..

“Yalan” mı söylüyorum?