Adında “HALK” kelimesi bulunan bir parti düşünün..

Yaptığı bütün çalışmaların ve söylemlerin “HALK”ın refahı ve mutluluğu için olması gerekmez mi?

Peki, Cumhuriyet HALK Parti’sinde böyle bir gayret görüyor musunuz?

Dikkat edin..

“Bütün söylemleri ve eylemleri” yine HALK için, ama “HALKI KIŞKIRTMAK ve BÖLMEK” için..

Merak ediyorum, Türkiye’nin anamuhalefet partisi nereye koşuyor acaba?

Gelin bunu söylemleri ve eylemlerine bakarak cevaplayalım..

BUYRUN SİZE KILIÇDAROĞLU

En yakın zamanlara bakalım..

Geçtiğimiz ayın ortalarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısının ardından İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü öğrencileriyle bir araya gelmişti..

Burada bir öğrencinin sorusuna şöyle yanıt vermişti:

“Bizim için YPG terör örgütü değildir.. Sivilleri hedef alan PKK terör örgütüydü.. Ancak YPG, kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur..”

Biliyorsunuz, YPG Kürt’lerin Suriye’nin kuzeyinde konuşlanan bir kolu..

Kılıçdaroğlu’nun, “YPG kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” derken, sözünü ettiği o “YPG’nin kurtarmaya çalıştığı vatan” neresi biliyor musunuz, “Türkiye’nin bir bölümü”..

Kürt’lerin sadece üzerinde doğdukları topraklar vardır..

Bugün, onların üzerinde doğdukları ve ana yurt dedikleri topraklar, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içerisindedir ve Türk toprağıdır..

Bu toprakların tarih içinde ve günümüzde Kürt toprağı olduğunu söyleyen bir bilim adamı ve bir bilimsel kanıt yoktur..

Bunu Kılıçdaroğlu da biliyor ve bilerek konuşuyor..

Çünkü, Kılçdaroğlu CHP’sinin çizgisi tamamen ABD, Avrupa Birliği ve FETÖ çizgisine paralel ilerliyor..

Dikkat ederseniz, “söylemleri” hep aynı..

EŞKİNAT VE TEZCAN’A BAK

CHP Tekirdağ merkez Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat..

İlçe Kongresinde yaptığı konuşmada, kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına hakaret ediyor, halkı da ayaklanmaya çağırıyor..

Şu sözlerine dikkat:

“1980’den sonra bu ülkenin demokrasisinin üzerinden ciddi bir tren geçti, paramparça ettiler..

(1980 öncesini gördük, bir kaldırımdan diğerine geçemediğiniz, aklınıza gelen her şeyi saatlerce kuyruklarda bekleyerek tedarik edebildiğiniz bir DEMOKRASİ vardı ülkede..)

Hele bugün bir faşist diktatör var, altını çizerek söylüyorum, bedeli neyse bunun suçunu katlanarak söylüyorum..

Bir Faşist diktatöre karşı, bu halkın ayaklanmasını, bu halkın şahlanmasını sağlayacak CHP’nin yerel yöneticileridir, milletvekilleridir, onun Genel Başkanı’dır..”

Her anlamda kışkırtıcı, densizce ve haince yapılan bir konuşma..

Açıkça, bir iç çatışma çağrısı yapıyor ve “haydi Suriye gibi olalım” diyor..

İşte CHP’nin HALK için istediği şey bu maalesef..

CHP Genel Başkan Yardımcısı Parti Sözcüsü Bülent Tezcan..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle adli kontrol şartı uygulanıp, yurt dışına çıkış yasağı getirilen Ekrem Eşkinat'a destek vermek için Tekirdağ’a gitti..

Ve şöyle konuştu:

“Şimdi Ekrem başkan bu lafı dedi-demedi, ben onu bilmem..

Ama Tekirdağ meydanında ben söylüyorum Recep Tayyip Erdoğan, faşist diktatördür..

Hem de onların anladığı dilden söylüyorum, diktatörün şeddelisidir hem de.."

HALKIN TERCİHİ DE NEYMİŞ?

Şeddeli, burada “iki kat fazla, katmerli” gibi bir anlam taşıyor..

Ama soruyorum; Türkiye’de bir faşist diktatör olsaydı, Bülent Tezcan da Ekrem Eşkinat da böyle bir cümle sarf edebilir miydi sizce?

Evet, Eşkinat ve Tezcan hakkında bir soruşturma başlatıldı..

Ama bu, ülkede “faşist diktatör” olduğu için değil, Eşkinat ve Tezcan’ın “yasalara aykırı” söylemleri nedeniyle başlatıldı..

Üstelik soruşturma hükümet veya Cumhurbaşkanı tarafından değil, “bağımsız” yargı tarafından yapılıyor..

Cumhurbaşkanı sadece, “bana hakaret edildi” diyerek kişisel olarak yargıya başvuruyor, o kadar..

Hakarete uğrayanlar bunu yapmasın mı?

CHP’liler bunu bile “demokrasinin gereği” olarak göremiyor..

Çünkü, CHP’ye göre demokrasi, Erdoğan’ın istifa etmesi, yerine Kılıçdaroğlu’nun getirilmesidir..

Demokrasinin temeli olan “HALKIN TERCİHi” umurlarında bile değil..

PSİKOLOJİK HARP ÜSLUBU

İyi düşünün..

Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına böyle “şeddeli” falan saldırmak, siyasi bir üslup olabilir mi?

Bu üslup, “psikolojik harp” üslubudur..

Bu üslubu kullanan kişiyi kollamak, söylemi daha da şiddetlendirmek ve sahip çıkmak “siyaset/muhalefet” falan olamaz..

Çünkü, başta genel başkanları olmak üzere CHP’lilerin bu yaptıkları siyaset ve muhalefet değil, tam anlamıyla bir “psikolojik harp saldırısı”dır..

Şu anda Türkiye’de her türlü sosyal ve ekonomik olarak işler (eksiği/yanlışı da olsa) iyi giderken, böyle “saldırı” sizce HALK için olabilir mi?

Bu gelişmelere göre sizce; “HALK’a koşması gereken CHP, nereye koşuyor?”