Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar, Kuveyt ve Umman ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış politikada Körfez ülkeleriyle ilişkilere büyük önem verdiklerini belirterek, "Bu ülkelerle münasebetlerimizi tesis ettiğimiz üst düzey mekanizmaları ve imzaladığımız anlaşmalarla pekiştiriyoruz. Körfezle ilişkilerimizin bir diğer boyutunu Kuveyt'in dönem başkanı olduğu Körfez İşbirliği Konseyi ile ilişkilerimiz oluşturuyor. Ziyaret ettiğimiz ülkelerin bu bağlamda, oynadıkları rol çok kıymetli. Konseyle gündemimizdeki serbest ticaret anlaşmasının müzakerelerine uzun bir aradan sonra geçen yıl tekrar başlamıştık. Anlaşmanın tamamlanmasıyla Körfez'den gerek ticarette gerek karşılıklı yatırımlarda, önemli artış yaşanmasını temenni ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Katar ile bölgesel konularda tam uyum içinde olduklarını kaydeden Erdoğan, "Son olarak Filistin, Suriye, Afganistan gibi çok önemli başlıklarda ortak girişimlerimizin neticelerine şahitlik ettiniz. İsrail'in Katar'a saldırısı sonrasında Doha'da düzenlenen İslam İş birliği Teşkilatı Arap Ligi Zirvesi'ne de katılmıştık. İkili planda ise ticaret ve yatırımlar bağlamında iş birliğimiz güçlenerek devam ediyor. Bu ziyaretimizde de 4 belgeyi daha kabul ettik. Savunma sanayi ve güvenlik iş birliği gibi konuları da değerlendirdik" dedi.
'İSRAİL ATEŞKESİ İHLAL ETMEYE DEVAM EDİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de ateşkesin muhafazasına ilişkin, "Türkiye olarak ateşkesin sağlanabilmesi noktasında elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Hamas tarafı ateşkese riayet ediyor. Hatta bu konuda kararlı olduklarını da açıkça ifade ediyorlar. İsrail ise ateşkesi ihlal etmeye devam ediyor. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere uluslararası toplumun, İsrail'in ateşkese ve anlaşmaya tam uyumunu sağlama noktasında daha fazla gayret etmeleri lazım. Bu süreçte İsrail'e yönelik yeterli diplomatik baskı şart. Gazze yeniden ayağa kalkacak, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu noktada Gazze'ye yardımların kesintisiz erişimi çok önemli. Yardımlarımızı Mısır'a sevk etmeye asla ara vermedik, vermeyiz. Devletimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın bölgeye ulaştırdığı yardımları, TIR'larla Gazze'ye gönderiyoruz. 17'nci iyilik gemimiz geçtiğimiz günlerde El-Ariş Limanı'na ulaştı. Gazzeli kardeşlerimiz, İsrail'in uyguladığı insanlık dışı abluka nedeniyle, her şeye ihtiyaç duyuyorlar. Bundan daha doğal hiçbir şey olamaz. Bizler, onların ihtiyaçlarını karşılamak, Gazze'yi yeniden inşa ve ihya etmek için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Artık laf değil, icraat zamanı. Yaptırımlarla silah satışlarının durdurulmasıyla İsrail, verdiği sözü tutmaya zorlanmalı. Bunun adımlarını da atıyoruz. Atmaya da devam edeceğiz" diye konuştu.
'GÖREV GÜCÜ İLE İLGİLİ GÖRÜŞMELER DEVAM EDİYOR'
Gazze görev gücü ile ilgili konuşan Erdoğan, "Gazze'de vazife üstlenecek görev gücü ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Bu işin modalitesi henüz netleşmiş değil. Çok katmanlı bir konu olduğu için kapsamlı müzakereler yapılıyor. Biz Gazze'ye bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız. Şu anda altyapı çalışmalarımız da devam ediyor" dedi.
'GAZZE'Yİ HEP BİRLİKTE AYAĞA KALDIRACAĞIZ'
Gazze'yi hep birlikte ayağa kaldıracaklarını söyleyen Erdoğan, "Buna sadece Türkiye veya sadece Mısır, diğer körfez ülkeleri tek başına muktedir olabilir mi, elbette hayır. Bu, müstakil bir toplu inşa ve ihya çalışmasıdır. Bunun için de bütün duraklarımızda kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik. Gidemediğim yerlere Dışişleri Bakanımı, İstihbarat Başkanımı, Milli Savunma Bakanımı gönderip, 'görüşmeler onlar vasıtasıyla yürüsün' dedim. Bu temaslar devam ediyor. Körfez ülkelerindeki kardeşlerimize açık ve net bir şekilde çağrımızı yaptık. Az önce de söylediğim gibi artık söz değil, icraat zamanı. Kuveyt'te, Katar'da, Umman'da bu konuda güçlü ve samimi bir irade, bunun yanında da vicdani bir hassasiyet gördük. Özellikle Katar, zaten bugüne kadar Filistin'e en çok destek veren ülkelerden biri. Gazze, İslam dünyası için bir imtihan kağıdıdır. İnşallah bu sınavdan alnımızın akıyla geçecek ve kardeşlerimizin yanında en güçlü şekilde yerimizi alacağız. İsrail'in saldırıları, Gazze'nin maalesef altyapısını yerle bir etti. Şimdi burada çok ciddi hafriyat çalışmaları yapılarak, bu yıkımları kaldırmamız gerekiyor. Önce iş makinelerinin yapacağı çalışmalar, ardından altyapıya yönelik atılacak adımlar var. Gazze'de hastaneler, okullar ibadethaneler, fırınlar, bunların hepsi yerle yeksan edildi. Bunun yeniden inşası kolay bir iş değil. Başta Körfez ülkeleri olmak üzere, hep birlikte bu adımı inşallah atacağız. Gazze, bütün insanlığı yıllar boyunca utandıran bir vahşete tanık oldu. Gazzeli kardeşlerimize insanlık olarak onurlu ve müreffeh bir geleceği hep beraber hazırlamamız gerekiyor. Türkiye, bu noktada her türlü fırsatı değerlendirerek elinden gelen gayreti ortaya koyacak" açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna krizinin çözümünde Türkiye'nin rolüne ilişkin, "Türkiye'nin veya İstanbul'un barış vizyonundaki önemi bir kez daha ortaya çıktı. Biz her an böyle bir adıma ev sahipliği yapmaya hazırız. Keşke Budapeşte'deki görüşme yapılabilseydi. Biz bu savaşın sona erdirilmesi için her türlü diyaloğun yararlı olacağını düşünüyoruz. En başından beri bunu savunduk, bunun için çalıştık, adil barışın mümkün olduğunu ifade ettik. Her iki tarafla da iyi ilişkilerimiz bulunuyor ve her iki tarafın da güvenini kazanmış bir ülkeyiz. Bu barış yolunda bize avantaj sağlıyor ve bu durumu insanlığın yararına kullanmakta kararlıyız" dedi.
'KUZEY KIBRIS'A TERS BAKMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL'
KKTC'de gerçekleştirilen seçimleri değerlendiren Erdoğan, "Kuzey Kıbrıs'la ilgili şu ana kadar AK Parti iktidarında ilişkilerimiz nasıl olduysa bundan sonra da yine aynı şekilde devam edecektir. Bizim Kuzey Kıbrıs'a yan bakmamız, ters bakmamız asla mümkün değil. Yapılan önemli bir seçimdir ve Kıbrıs Türkünün iradesi bizim için çok saygındır. Bunun için kendilerini tebrik ettik. Bu kadar yatırımı biz Kuzey Kıbrıs'a boşuna yapmadık. Yıllar yılı biz Kuzey Kıbrıs'a giderdik. Cumhurbaşkanlığı binası küçüktü, orada bizi karşılarlardı, orada törenlerimizi yapardık. 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yakışan bir parlamento binasını ve cumhurbaşkanlığı binasını yapmak gerekir' dedik ve süratle de parlamento binasını ve cumhurbaşkanlığı makamını orada inşa ettik. Güney Kıbrıs'ta ise böyle bir şey yok. Seçim yapıldı biz de demokrasiye inanan bir lider olarak telefonla, seçimi kazanan adayı tebrik ettik. 'Şu anda bir Körfez ziyaretim var. Körfez ziyaretinden sonra kapımız sizlere açık, buyurun, sizleri bekliyoruz' dedik. Kendileri de bu ziyareti gerçekleştireceklerini söylediler. Yabancı değiliz birbirimize, görüşeceğiz. İnşallah bu hafta sonuna kadar bu ziyaret gerçekleşirse kendileriyle etraflıca Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini ele alacağız" diye konuştu.
'DEM PARTİ HEYETİNİ KABULÜMÜZ OLACAK'
DEM Parti'nin, Diyarbakır'da düzenlediği gösteride atılan sloganlarla ilgili değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Doğrusu DEM Parti'den bu tür bir yaklaşım olmasını istemezdim. Bu hafta sonuna kadar zannediyorum DEM heyetini kabulümüz olacak, görüşeceğiz. Bu konuları da masaya yatıracağız. DEM heyetinin bu anlayış içerisinde olduğunu da düşünmüyorum, düşünmek de istemiyorum. Daha çok Pervin Hanım'la bu konularda görüşmelerimiz oldu. İnşallah bu hafta sonu yapacağımız görüşmede bu konuları da tekrar değerlendirme fırsatımız olacak. Çünkü terörsüz Türkiye'nin sadece bize değil, tüm Türkiye'ye faydası var. Laz’ıyla, Türk’üyle, Kürt’üyle, hepimize, 86 milyonun tamamına faydası var. Biz, 'ülke terörsüz Türkiye havasına artık büründü' diye düşünürken bu tür şeyleri Diyarbakır'dan duyunca doğrusu üzüldüm. Bir an önce inşallah bundan tekrar sıyrılarak barışın, huzurun ve kardeşliğin egemen olduğu Türkiye'yi inşa ve ihya edelim. Bunu başaralım."
'CHP, MEMLEKET MESELESİ OLDUĞUNU ANLAYAMADI'
CHP'nin Irak ve Suriye tezkeresine ret oyu vermesi ve Eurofighter alımıyla ilgili Umman ve Katar'da yapılan görüşmelere ilişkin soruları yanıtlayan Erdoğan, "Irak ve Suriye'de neden bulunduğumuzu artık cümle alem biliyor. Ama Cumhuriyet Halk Partisi hala, 'biz oralarda niye varız', bunu öğrenemedi. Sıkıntı burada. CHP, bu meselenin parti meselesi olmayıp memleket meselesi olduğunu da bir türlü anlayamadı. Ama bu gelişmeler zannediyorum CHP'nin de bunu anlamasına yarayacak. Çünkü tabandan onlara da ciddi bir baskı geleceğine inanıyorum. Suriye'de, Irak'ta yürütülen mücadele, sadece teröre karşı bir mücadele değil, aynı zamanda Türkiye'nin bekasına karşı oynanan oyunu bozma operasyonudur. Bunun da neticelerini aldığımıza inanıyorum. Kaldı ki istikrarsızlığın yaşandığı yerlerde dikkat edelim, terör örgütleri palazlanır. Onlara asla bu fırsatı vermememiz lazım. CHP yönetimi, sınırlarımızın ötesindeki tehlikeleri bertaraf etmemizden neden rahatsızlık duyduklarını çıkıp açıklamalı. Elbette biz, Türkiye'nin güvenliğini CHP'liler rahatsız olacak diye riske atamayız. Eurofighter konusuna gelince biz burada şu anda iki ülke ile görüşme yürütüyoruz. Biri Katar, diğeri Umman. Şimdi bu görüşmeleri ben de yaptım. Savunma Bakanım, Dışişleri Bakanım, onlar da bu temasları gerçekleştirdiler. Bu görüşmeleri bundan sonraki süreçte de yürütecekler. Bunları süratle bir sonuca bağlayarak, inşallah Hava Kuvvetlerimizi çok daha güçlendirelim istiyoruz. Bu uçakların alımıyla birlikte Hava Kuvvetlerimiz çok daha güçlü hale gelecektir" ifadelerini kullandı.
'HALKIMIZI SUSUZ BIRAKMAYIZ'
Erdoğan, büyükşehirlerde yaşanan su kesintileri ile ilgili, "Kuraklık doğal bir gerçektir, ancak kuraklığa karşı tedbir almamak bir yönetim zafiyetidir. Bugün yaşanan tablo, işte o ihmallerin sonucudur. Belediyecilik, billboardlara slogan asmakla, sosyal medyada poz vermekle, algı oluşturmakla yapılmaz. Ben buna yabancı değilim. Çünkü İstanbul'a Belediye Başkan adayı olduğum zaman İstanbul aynen bu sıkıntıları yaşadı. Hatırlayın çöp, su, altyapı sorunları vardı. Şu anda aynı noktaya yeniden geldik. İş başa düştüğü zaman, biz vatandaşımızı susuz bırakamayız. Devlet Su İşleri'ne bu konuda gerekli talimatı verdik. 'Her an hazır olun' dedik. Şu anda bunun çalışmalarını yapıyoruz. Barajlardaki doluluk oranları her ne kadar ciddi manada bir düşüş seviyesine geldiyse de biz DSİ olarak elimizden geleni yapıyoruz. Geçmişte Van'da olduğu gibi Ankara'da olduğu gibi İstanbul'da olduğu gibi bu çalışmaları yaparız. Biz o zaman barajları devreye sokmakla kalmadık, yeni barajlar inşa ettik. Mevcut barajları da devreye aldık. Örneğin; İstanbul'a Melen'den su aktardık. Bununla kalmadık, Anadolu yakasından Avrupa yakasına denizin altından borularla su naklettik. Bunları yapan iradeyiz biz. Yani tribünden futbol maçı seyretmiyoruz. Gereken neyse bunu yapıyoruz, yine yaparız, yine yapacağız. Projeler üretiyoruz, çözümler üretiyoruz ve bununla ilgili de adımları her an atıyoruz. Şu anda ifade ettiğiniz gibi gerçekten Ankara, Bursa, İstanbul her an su sıkıntısını yaşıyor ve yaşamaya doğru da gidiyor. Ama biz halkımızı buralarda Allah'ın izniyle susuz bırakmayız" açıklamasında bulundu.
'BUNLARIN DÜŞÜNCE YAPISI YASSIADA'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Beşiktaş Belediyesi'ne yönelik tamamlanan soruşturma sonucu hazırlanan iddianameye yönelik ifadelerini değerlendiren Erdoğan, "Biliyorsunuz bunların düşünce yapısı hala Yassıada. Halbuki Yassıada, Yaslıada’ydı. Biz o adayı Demokrasi ve Özgürlükler Adası yaptık. Neymiş, iktidara gelirlerse AK Parti’lileri yargılayacaklarmış. Bu faşizan zihniyetten hala kurtulamadılar. Burada, 'arsız hırsız, ev sahibini bastırır' sözü var ya bunlar şimdi aynen bunu oynuyorlar. Milletim artık CHP'yi gayet iyi tanıyor. Bunların 'cambaza bak' siyasetini çok iyi biliyor. Her zaman için 'adalet yerini bulsun, kim ne yaptıysa hesabını hukuk önünde versin' dedik. Ama bunlar bunu hala anlayamıyor. Hem milletin paralarından kuleler yapacaksın, belediyeleri hırsızlıkların, yolsuzlukların, rüşvet, irtikap suçlarının odağı yapacaksın, hem de yargı bunun hesabını sormak için harekete geçtiğinde tehditler savunacaksın. Yok böyle 25 kuruşa simit. Böyle saçmalık olur mu? CHP'li belediyelerde yaşananlar deliller, ispatlar, bizzat CHP'lilerin itiraflarıyla ortaya konulmaya başlandı. Kendileri söylüyor. Sayın Özel'in tehditleri 'minareye kılıf hazırlama' gayretidir, başka bir şey değil. Beşiktaş'la ilgili söylediğiniz kişi zaten malum. Değişik yerlerden değişik şekilde birçok belge, bilgi çıkıyor. Biz kendimizden eminiz, kendimize güvenimiz sonsuz ve çalışmalarımızı da bununla ilgili yapıyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, artık affınıza sığınıyorum, lağım patladı, milletim yaşananları görüyor" dedi.


