Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2025 Eylül ayına ilişkin İnşaat Maliyet Endeksi verileri, sektörde “yüksek maliyet baskısı hâlâ devam ediyor, fakat aylık artış hızında hafif bir yavaşlama sinyali var” yorumlarını beraberinde getirdi. Endeks, bir önceki aya göre %0,87, bir önceki yılın aynı ayına göre ise %23,18 oranında artış gösterdi.
Aylık ve yıllık göstergelere daha yakından bakış
Endeksin aylık artışı %0,87 olarak gerçekleşti; bu, son dokuz ay içindeki en düşük aylık artış seviyelerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Yıllık artış ise %23,18 ile hâlâ yüksek düzeyde; yani maliyet artışı genel olarak geçerli bir baskı unsuru olmaya devam ediyor.
Malzeme ve işçilik kalemlerinde de farklı hızlar gözleniyor:
Aylık: Malzeme endeksi %0,90, işçilik endeksi %0,82 arttı.
Yıllık: Malzeme %19,32, işçilik %30,99 oranında artmış durumda. Bu da işçilik maliyetindeki yükselişin malzeme artışını görece geride bıraktığını gösteriyor.
Yapı tipi bazında ise:
Bina inşaatı maliyet endeksi: aylık %0,96, yıllık %22,75. Malzeme aylık %1,06, yıllık %18,82; işçilik aylık %0,80, yıllık %30,47 arttı.
Bina dışı yapılar için: aylık %0,57, yıllık %24,60; malzeme aylık %0,43 / yıllık %20,91, işçilik aylık %0,87 / yıllık %32,86 arttı.
Bu rakamlar, özellikle işçilik maliyetlerinin yıllık bazda belirgin biçimde artmaya devam ettiğini, ancak aylık bazda hem malzeme hem işçilik artışlarının hızının nispeten zayıfladığını ortaya koyuyor.
Sektör açısından anlamı: Nerede duruyoruz?
Bu veriler dört önemli çıkarımı beraberinde getiriyor:
Yüksek maliyet baskısı sürüyor: Yıllık %23’lük artış, sektör için hâlâ yüksek maliyet artışı demek. Proje başlangıç maliyetleri, metrekare başına yapım giderleri gibi kalemler bu düzeyde yüksek artış baskısı altında.
Aylık artış hızında hafifleme eğilimi: Aylık %0,87 oranı, daha önceki aylara kıyasla daha düşük. Örneğin Ağustos’ta aylık artış %1,05 düzeyinde idi.
Bu da “yeni maliyet artışlarının” bir miktar yavaşlamış olabileceğini düşündürüyor.
İşçilik maliyetleri kritik eşik: İşçilikte yıllık %30 civarındaki artış, malzemeye göre daha hızlı yükseliyor. Bu durum, özellikle vasıflı iş gücü ihtiyacı olan yapı projelerinde maliyetlerin daha da yukarı çekilmesine neden oluyor.
Bina dışı yapılar dikkat çekici: Bina dışı (endüstriyel tesisler, altyapı-üstyapı vb.) yapılar için yıllık artış %24,60 ile biraz daha yüksek. İşçilik artış oranı %32,86 ile bu alanda da işçilik maliyetlerinin baskı unsuru olduğu görülüyor.
Ne değişti ve ne değişmiyor?
Geçmişle karşılaştırıldığında, özellikle aylık artış tarafında “maliyet şoklarının” bir nebze azaldığı izlenimi var. Ama her şeyin tamamen normale döndüğü anlamına gelmiyor. Şu muhasebeleri dikkatle yapmak gerekiyor:
Yüksek baz etkisi: Geçmiş yıl artışlarının yüksek olması, bu yılki yıllık oranların da hâlâ yüksek çıkmasına neden oluyor. Yani “%23” rakamı aslında geçen yıl yüksek artış yaşanmış olmasıyla da ilişkili.
Enflasyon/kur etkisi sürüyor: Özellikle ithal malzemeler, döviz kuru etkisi, enerji ve yakıt giderleri gibi dış tetikleyiciler maliyetler üzerinde halen baskı oluşturuyor. Bu da yakın vadede maliyetlerin rahatlayacağını garantilemiyor.
Talep ve arz dengesi: İnşaat sektörü hem iç talep hem kamu yatırımları açısından durumu izliyor. Maliyetler yüksek olunca yatırımcı, yüklenici ve müteahhit üçgeninde risk algısı artabiliyor. Bu durumda yeni proje başlangıcında temkinli davranma eğilimi olabilir.
Strateji ve sözleşmelerin hazırlanışı önemli: İnşaat maliyet endeksi sözleşmelerde güncelleme, fiyat farkı, revizyon gibi mekanizmaların önemini artırıyor. Yıllık artış rakamlarının yüksek olması, sözleşme maliyetlerine bu artışların yansıtılması riskini yükseltiyor.
Uygulamada ne gibi sonuçlar doğurabilir?
Müteahhitler ve yükleniciler, proje fizibilitelerini yeniden gözden geçirebilir; metrekare maliyeti, işçilik kapasitesi, malzeme tedariki gibi kalemlerde revizyon gerekebilir.
Yatırımcılar açısından “maliyet artışı riski” yeniden ön planda: Özellikle konut, alışveriş merkezi ya da sanayi yapıları gibi proje planlama aşamasındakiler bu verileri yatırım maliyeti açısından önemsemeli.
Kamu yatırım programları açısından, altyapı-üstyapı projelerinde bütçeleme ve ihale hazırlıkları daha dikkatli yapılmalı; işçilik ve malzeme tedarikinde gecikme ya da yükselen maliyet riskine karşı tedbir alınmalı.
Yeni başlayan ya da başlayacak sözleşmelerde fiyat farkı mekanizmaları (örneğin işçilik endeksine bağlı artış) sözleşme hükümlerinde açıkça yer almalı. Çünkü işçilikte yıllık %30 civarında artış gerçekleştirilmiş durumda.
Ekonomik planlama açısından ise, bu veriler inşaat sektörü girdilerinin enflasyonist ortamdan ne kadar etkilendiğini gösteriyor; dolayısıyla hem makroekonomi hem de sektör stratejileri bu tür endeksleri yakından izlemeli.
Görünüm: Önümüzdeki döneme dair ipuçları
Eğer aylık artış oranı düşük kalmaya devam ederse (örneğin önümüzdeki aylarda %0,5–%1 bandında seyretmeye başlarsa), bu “maliyet artışının yavaşlaması” açısından umut verici olabilir.
Ancak yıllık bazdaki yüksek oran (“%20 üzerinde”) sürdükçe, bunun etkisi yeni başlayan projelere ve hâlâ devam eden sözleşmelere yansıyacaktır. Yani “yeni maliyet şoku” elbette hafifleyebilir ama “yüksek maliyet seviyesi” riskini ortadan kaldırmaz.
Ayrıca global emtia fiyatları, döviz kuru ve enerji maliyetleri gibi dışsal şoklar tekrar devreye girerse, bu endeks yeniden hızlı artışa geçebilir. Böyle bir durumda sektör için hazırlıklı olmak gereklidir.
Sektörün genel durumu açısından ise, inşaat maliyet endeksinde yavaşlama sinyali önemlidir; ama “risk ortadan kalktı” diye düşünmek hata olur. Özellikle işçilik tarafındaki artış hâlâ güçlü ve bu kalem maliyet baskısı açısından kritik.
Sonuç
2025 Eylül ayında açıklanan veriler, sektör açısından iki yönlü bir tablo sunuyor: bir yanda aylık artış hızının düşmüş olması iyimserlik sağlarken, diğer yanda yıllık maliyet artışlarının hâlâ yüksek olması, maliyet baskısının geçmediğini gösteriyor. İnşaat sektörü için “artış hızı” yavaşlıyor olabilir ancak “yüksek maliyet düzeyi” varlığını koruyor. Bu da hem yatırım kararlarında hem proje yönetiminde temkinli olunması gerektiğini, sözleşme hazırlıklarının ve mali planlamaların daha dikkatli yapılması gereğini ortaya koyuyor. Yani sektör hala “yüksek maliyetlerle baş etme” eşliğinde ilerliyor; ama bu yükün artış hızında belirli bir gevşeme başladığı işaretleri de mevcut.
EYLÜL 2025 İNŞAAT MALİYET ENDEKSİ
Zafer Özcivan
Yorumlar
Trend Haberler
FORMAYI KİM HAK EDİYOR?
Başkanlar istifa etti!
Antalya'da yarın elektrik kesilecek! 13 Kasım Perşembe etkilenecek bölgeler
Antalyaspor’da bahis şoku: Başkan vekilinin oğlu listede
Trafik kaosu ve köstebek yuvası yollar isyan ettirdi…Otobüsçüler: Sanayiye para ödemekten bıktık
Akdeniz'de deprem fırtınası