Geçtiğimiz günlerde internette gezinirken çok hoşuma giden bir cümleye denk geldim; “Eğer hayvanların itiraz etme hakları olsaydı, biz insanlara hakaret davası açarlardı.” Ne zaman şiddet içeren bir olay görsek, şiddet eylemini gerçekleştiren kişiye “hayvan” deriz. Biyolojik olarak insanların da hayvan olduğu bilinse de bu kelime çoğunlukla küçümseme niyetiyle kullanılıyor. Ancak karşılaştırma çalışmaları öyle gösteriyor ki insanlar ve insan olmayan hayvanların davranışları çok benzer, hatta bazı alanlarda hayvanlar insanlardan daha ahlaklı. 

 

Bütün canlıların davranışlarının tümü, bireyin hayatta kalma ve gelişme şansını artırmaya yöneliktir. Farklı davranışlar herhangi bir canlı türünün diğerinden daha iyi olması nedeniyle ortaya çıkmaz. Farklı olan, ortamlar ve her birimizin hayatta kalmak ve gelişmek için ihtiyaç duyduğu şeylerdir. İnsan olmayan hayvanlar insanlardan farklı davranır çünkü içinde bulundukları durum bunu gerektirir. İnsanlar için işe yarayan şeyin hayvanlar için mutlaka işe yaraması gerekmez. İnsanlar neyin işe yaradığına dair her şeyi kendi türlerine göre kıyaslayıp, sadece kendi özel durumlarında kendileri için en iyi neyin işe yaradığını kabul ediyorlar. Bir olguyu anlamıyor olmamız onun var olmadığı anlamına gelmez. 

 

Psikoloji biliminin ilk yıllarında Freud, B.F Skinner gibi araştırmacılar birçok teorilerini diğer hayvanları inceleyerek oluşturmuşlardır. İnsan ve insan olmayan tüm hayvanlar, hayatta kalmanın peşindedir. Ancak bu hayatta kalış yalnızca bireysel değildir. Diğer canlılar da insanlar gibi yavrularına besin taşıma, koruma gibi davranışlar gösterirler. Bilinenin aksine, insan olmayan hayvanlar aleminde yavrularla ilgilenen yalnızca anne değildir. Yavru penguenlere baba bakım verir, anne yiyecek aramaya gider. Şempanzeler yavrulara beraber bakar ve vefat durumunda birbirlerini sarılarak teselli ederler. Fillerin de kayıp yası yaşadıkları bilinmektedir. 

 

İnsanlar temelde büyük beyinli, benmerkezci ve oldukça kibirli memelilerdir. Yaptığımız kötü şeylere mantıklı nedenler buluruz. Oysa insan olmayan hayvanların saldırgan davranışları avlanma içgüdüsünden gelir. Örneğin, yetişkin kediler bazen yavruları yerler, ancak onlara tecavüz etmezler. Açıkçası insan canlısı dışında hayvanlar aleminde yavruya tecavüz yoktur. Kedilerin yavru kesileri yeme davranışının nedeni, yavruların onların besin kaynağı olan diğer küçük canlılara benzemeleridir. Sokakta yaşayan hayvanların da bizim ülkelerimiz, şehirlerimiz gibi bölgeleri vardır. Fakat hiçbir hayvan başkasının bölgesine gidip onu öldürmez, yalnızca kendi bölgesini korur. Hayvanlarda kitlesel savaşlar yoktur, avlanmayacağı diğer canlıya karşı zalimce davranışlar yoktur, çevre kirliliği de yoktur mesela. Bu bağlamda evet biz insan canlıları maalesef o “hayvan” dediğimiz canlılarla kıyaslandığımızda bazı alanlarda sınıfta kalıyoruz. Umarım gelecekte daha çok hayvan davranışları çalışmalarıyla onları daha iyi anlayabilir ve biraz daha hayvan olmayı başarabiliriz.