*Fatma Hanım bizler sizi tanıyoruz ancak ilk defa tanıyacak olan okurlarımız için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
**Elbette. Öncelikle merhaba. Adım Fatma Kotanak. 7 Ekim 1974 Hatay Antakya doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi doğup büyüdüğüm şehir olan Antakya’da tamamladım. Mustafa Kemal Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Muhasebe Denetim konusunda yüksek lisans yaptım ve mali müşavirlik yapmaktayım. Mesleğimi yaparken farklı alanlarda girişimlerim oldu ve her biri bana ayrı bir tecrübe ve başarı sağladı. Ekonomiye ve ticarete dair ilgim mesleğimin dışında da gelişime sebep oldu. Ticaret yapan, ülke ekonomisine katkı koyan, kayıt altında çalışan tüm kıymetli iş insanlarının büyümesine destek vermek, birlikte topluma ve ekonomiye fayda sağlamak beni mutlu ediyor. Tüm işlerimizin değer yaratmak üzerine olduğunun bilinci ve sorumluluğu ile çalışıyorum.
Antalya İş Kadınları Derneği başkanısınız. Bize başkanlığını yapmakta olduğunuz dernek ile ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz?
Antalya İş Kadınları Derneği (ANTİKAD), 2004 yılında kadınları ekonomiye kazandırmak, var olanları güçlendirmek amacı ile Antalya’da kurulmuş ilk iş kadınları derneği. Kadınların iş dünyasında daha etkin rol almasını sağlamak, eğitim ve networking imkanları sunmak, aynı zamanda cinsiyet eşitliğini teşvik etmek, iş dünyasında yer alan kadınların sesini daha güçlü duyurmak, görünür olmalarını sağlama hedefleri ile çalışıyoruz. Kadınların farklı nitelikli platformlarda temsiliyetini önemsiyor ve destekliyoruz.
*ANTİKAD kurucu başkanı mısınız?
**Antalya İş Kadınları Derneği 2004 yılında Sevinç Eyilik başkanlığında kurulmuş ve benimle birlikte 6 başkan ile temsil edilmiş bir dernek. Ben derneğin 6. ve 2. Dönem başkanlık görevini üstlenen bir başkanım. Ayrıca Derneğimize 20’nciyılını kutlayacağımız dönemde başkanlık yapıyor olmanın heyecanını ve gururunu yaşıyorum.
*İş dünyasında kadınlar ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar?
**Öncelikle kadının iş hayatına geç girmesi sebebi ile sermayeye ulaşmasının da daha geç olduğunu vurgulamak isterim. Bunun da farklı birçok açıdan sonuçları oluyor maalesef. Öncelikle network ve tecrübe paylaşımlarına ihtiyaç duyuyor kadın. İş hayatına giren kadın ise meslektaşlarına göre daha düşük ücret ve terfi edememek gibi sorunlarla karşılaşıyor. Üst düzey yönetim pozisyonlarında hak ettikleri yerde çeşitli engellerle karşılaşıyorlar ve yerlerini bulamıyorlar. Bir yandan aile sorumlulukları devam ettiği için (çocuk, ev, iş, aile büyüklerinin bakımı gibi gibi) zorluk yaşayabiliyorlar. Kadınların liderlik becerileri ve detaycı iş yapma biçimleri gibi ön yargılar sebebi ile de haklarının verilmediği bir sistem içerisinde varlık göstermenin verdiği yükle mücadele ediyorlar. Biz ANTİKAD olarak bu farkındalığı oluşturup, ön yargıları da silecek; kadının varlığını göstermesi, daha donanımlı olmasını besleyecek desteklerle, birlikte güç oluşturmayı hedefleyerek tüm üyelerimizle birlikte çalışıyoruz. Ve diyoruz ki; güçlü bir Türkiye için hep birlikte hareket etmeliyiz. Dünyayı kadınlarını eğiterek ticari hayatın içinde aktif olmasını sağlayanlar değiştirecek. Ülke olarak üretmeye, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Kadın erkek yan yana durmak zorundayız. Bakınız inanılmaz bir şekilde eğitimli iş gücüne ihtiyacımız var. Eğitim sistemimiz maalesef nitelikli ara eleman yetiştirmede sınıfta kaldı. Herkes üniversite mezunu ve mezun olduğu bölümle ilgili iş bulamıyor. Bizler de çalıştıracak eleman bulamıyoruz. Kadınların meslek eğitimi almalarını sağlayarak bu açığı kapatabiliriz. Kadınlarımız ekonominin içinde olsunlar. Değer yaratsınlar. Göçlerle istihdam sağlamak yerine kendi iç kaynaklarımızla değer yaratmak ve büyümenin önemli olduğuna inanıyorum. Göçler hem şehir, hem ülke ekonomimize inanılmaz bir yük oluşturuyor. Demografik yapının bozulmasından, göç ile gelen güvenlik sorunlarının kadınları daha fazla etkilemesinden bahsetmiyorum bile. Gençlerimiz umutsuz, kadınlarımız işsiz, eğitimsiz. Tarımdan uzaklaşan, tüketen bir toplum haline geldik. Oysa silkelenip özümüze dönerek, değerlerimize sahip çıkmalıyız. Kadınlarımızı ve gençlerimizi eğiterek ekonominin içerisine katmalı ve gerekirse sancılı yıllara birlikte katlanmalıyız. Göçü terse çevirerek tüm ülke olarak çalışmalıyız. Güçlü ekonomisi olan bir ülke vatandaşı olmak ne kadar kıymetli. Yeter ki hepimiz birlikte elimizi taşın altına koyalım. Bizim göçle gelen nüfusa değil, kendi iç kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanmaya, eğitimli insan gücüne ihtiyacımız var. Göçle birlikte artan tüketim çılgınlığına, hunharca tüketilen kaynaklara dur diyerek üretmeye, ürettiğini ihraç etmeye ihtiyacımız var.
*Antalya turizm kenti. Şehir, göçlerden dolayı daha az etkileniyor diyebilir miyiz?
**Antalya turizm ve tarım kenti. Hatta artık sanayisi ile de büyümeye başlayan, Cw Enerji, Yörükoğlu, Ankutsan gibi Türkiye’nin 500 sanayi devi arasına giren şirketlerin de olduğu bir şehir. Dolayısıyla şehri bir bütün olarak değerlendirmek ve tarım ile sanayisini de birlikte değerlendirerek göçlerden nasibini aldığını belirtmek gerekir. Bu günün işçisi, yarının knowhowa sahip olanı. Neleri kaybetmekte olduğumuzu iyi görmek gerekiyor.
Şehirde yaşayanlarla gelen turist arasında kültürel bağ kurulmasını sağlayacak girişimlerde bulunarak, gelen turistin tüm şehre katkı sağlamasını, elde edilen gelirden şehrin hakkettiği payı almasını sağlamanın da önemli olduğunu belirtmek isterim. Antalya deniz kum güneş harika bir doğal yapısı olan bir şehir olmanın yanında kültürel zenginliklerinin ve tarihinin de ön plana çıkartılması tanıtımının doğru ve etkin yapılması gerektiğini belirtmek isterim.
*Siz ve üyeleriniz işlerinizi yaparken ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?
**Öncelikle tüm sektörlerde olduğu gibi personel sorunu yaşıyoruz. Nitelikli eleman sorunu var her sektörün. Yetiştirmek üzere aldığınız, eğittiğiniz personelin de maliyeti bizlere çok yüksek. İş öğretirken yüksek maliyetler sebebi ile desteklenmeye ihtiyacımız var. İlk defa çalışacak olan personel için maaş ve prim desteği verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir de bizler Antalya’da yaşam maliyetlerinin artması sebebi ile bu sıkıntıyı daha yoğun yaşıyoruz. Çalışacak personeller yüksek kira, yol masrafı ve yollarda kaybedilen zaman vs sebepleri ile ulaşılamaz oluyorlar.
*Son olarak güncel konularla ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
**Şu anda yeni vergi paketi ve enflasyon karşısında erimiş emekli maaşları gündemde.
Vergide adaleti ve etkinliği sağlamayı önemsiyoruz. Bunun için kayıt dışılığı önlemek hepimizin önceliği. Hep güçlü ekonomisi olan bir ülkenin vatandaşı olmaktan bahsediyoruz. Bu sadece katma değerli üretim ve ihracat ile olmaz. Doğru vergilendirme ve hazineye intikali çok kıymetli. Hepimiz aynı gemideyiz. Kişisel zenginliklerden çok bütünün büyümesine odaklanmalıyız. Vergilendirilmemiş alan kalmaması kadar, oranların da düşürülmesini önemli buluyorum. İş üretirken katlandığımız maliyetler çok yüksek bu sebeple maliyetlerin düşürülmesi, reel kazancın vergilendirilmesi, vergiye uyumlu mükellefin düşük orandan vergilendirilmesini sağlamak önemli. Kayıt dışı çalışma yolu düşünülmemeli bu ülkede. İş insanları olarak; işlerimiz için kısa ve uzun vadeli planlamalar yaparız. Ve öngörülebilirlik isteriz mümkün olduğunca. Belirsizlikler yatırım ve üretim iştahımızı kapatır. Bu sebeple sürekli mevzuat değiştirmek, belirsizlik ve yoruma açık alanlar bırakmak yatırımcıyı kaçırır. Uzun vadeli açık ve anlaşılır bir sistem kurmak ve denetim mekanizmasının çalışmasını sağlamak gerekir. Dolaylı vergilerin azaltılması ve gerçek kazancın vergilendirilmesi toplum refahını ve barışı arttırıcı bir etki yaratacaktır. Emeklilerimizin asgari ücretin altında bir maaş ile baş başa bırakılmasını doğru bulmuyorum. Özellikle en fazla paraya ihtiyaç duyacağınız yaşlılık döneminizde gelirinizin böyle düşük tutulması kabul edilemez. İnsanca yaşanabilecek gelir düzeyine her Türk vatandaşının ulaşabileceğini düşünüyorum. Kaynaklarımız yeter ki doğru kullanılsın ve hazineye intikali sağlanabilsin.
RÖPORTAJ: Cem BÖLMETEPE