Hafta sonu ülkemiz için acılı geçti, Bartın'da maden kazasında ve terörle mücadelede şehit olan vatandaşlarımız içimizi yaktı.

Ülkemiz için çalışırken ve görev yaparken şehit olan şehitlerimizin mekanı cennet olsun ve gazilerimize kalpten sağlık ve şifa dileyerek başlıyorum yazıma.

Tüm bu acılar içerisinde hayat devam ediyor, dünya kadınlar voleybol şampiyonasının final maçında Sırbistan, Brezilya'yı hırsı ile yenerken, şampiyonluğu ne kadar istediğini gösterdi.

Üçüncülük maçında da İtalya, Amerika gibi güçlü rakibini yenerken zorlanmadı.

Dünya kadınlar voleybol şampiyonası bize bir kere daha gösterdi ki programlı çalışma, adaletli, hak edenlerin seçildiği milli takımlar, özellikle alt yapı milli takım seçmelerinin formalite yapılmadığı ve en önemlisi hiçbir kulüple organik bağı bulunmayan milli takımlar teknik ekiplerin olması gerekiyor.

Sporda başarının; doğru antrenör, doğru seçimler, doğru program, doğru yaşama, doğru beslenme, doğru çalışmanın yanı sıra hedefe inanma, hırs ve azimle elde edileceğini artık görmemiz gerekiyor.

Bu da ülke genelinde bir spor kültürü oluşturmamızla olacak, spor kültürümüzün yanısıra her branşta ekol oluşması için köklü bir çalışma yapılması gerekiyor.

Psikoloji, sporda yadsınamayacak önemli bir yer tutuyor, çünkü başarı, kafası net, kendisinin özgüveni yüksek sporcularla elde edilen bir gerçek.

Biz ülke olarak sporda olağan gibi gördüğümüz yanlışlardan vazgeçerek ve çok çalışarak başarıya ulaşabiliriz.

Gönlünüz dostluk ve spor dolsun.