ALMAN-İNGİLİZ DEMOKRASİSİ

Aysel Karakaya yazmış ve Facebook’ta paylaşmış..

Az ve öz yazmış..

Ama, “manzara”yı gayet güzel anlatmış..

Türkiye üzerine oynanan ve oynatılan oyunlarla ilgili bu “manzara”yı birkaç kişinin daha gözüne sokabilmek için, ben de köşeme aldım..

Okumak isterseniz, buyrun..

Bu seçim Türkiye'de ise..

Alman’a, İngiliz’e, İsraile’, ABD'ye, The Newyork Times'e, The Guardian'a, The Economist'e..

Kısacası, bu gavur piçlerine giren ne?

Biz onlara karışıyor muyuz?

Neden hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na saldırıyor?

Hala anlamıyor musunuz?

Ecevit gibi önlerinde el pençe divan dursaydı, baş tacı etmezler miydi?

Necip Fazıl Kısakürek ne demişti; “Sultan Abdülhamit’i anlamak, her şeyi anlamaktır.."

Ama Abdülhamit’i anlamadılar..

O’na ‘diktatör’ dediler, ‘Kızıl Sultan’ dediler, tahttan indirdiler ve koca imparatorluğu paramparça ettiler..

Ve dün Sultan Abdülhamit’e saldıranların hepsi bugün Erdoğan'a saldırıyor..

Adamlar her şeyin farkında..

Bunun bir ‘seçim’ olmadığını çok iyi biliyorlar, ama uyuyan biziz..

Biliyorlar ki, Ak Parti tek başına gelirse hem onların Ortadoğu’daki varlıklarının, hem de içerdeki-içimizdeki uşaklarının sonu olur..

Hale bakın:

Almanlara göre Türkiye'de seçim olması TEHDİT-BASKI..

Ama binlerce insanı kurşuna dizen diktatör SİSİ'nin ayaklarına Alman Başbakanı’nın KIRMIZI HALI sermesi, ‘demokrasi’ göstergesi..

Öyle mi?

Not: 3. Köprü’nün direklerinin İngilizlere, 3. Hava Limanı’nın da Almanlara girdiği anlaşılmış oldu.. Net..

CHP SİYASETİ VE ÇARESİZLİK

Ceyhan Mumcu da, “En Yeni (Neo) CHP'ye Hazır Olalım” diye yazmış..

“Koalisyonla ilgili manzara”yı dile getirmiş..

Ve bakın neler demiş..

Baykal'ın son yıllarından itibaren Yeni CHP ile iç içe yaşadık..

Bu konuda çenemizi de çok yorduk..

7 Haziran seçimlerinden sonra Deniz Baykal'ın Hürriyet'e verdiği demeç ile ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamasının üzerimdeki etkisini paylaşmak istiyorum..

Kemal Kılıçdaroğlu, 14 madde civarında ‘kırmızı çizgi’lerini açıklamasıyla CHP-MHP-HDP koalisyonuna ilk adımı attı..

Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü AKP-CHP koalisyonunu sabırsızlıkla bekliyor..

CHP siyaseti ‘çaresizliği’ çok sever..

‘MHP ve HDP ile koalisyonu denedik ne yapalım? Bahçeli açılıma karşı çıkıyor. Anaların ağlamaması için HDP'nin olmazsa olmaz şartı Öcalan bu yolla serbest kalamayacağı için Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Yardımcılığını da göz önüne alarak başka çaresi olmadığı için AKP ile koalisyon yapmak zorunda kaldık’ günlerine hazır olalım..

‘Bizden olacak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını da Kemal Derviş ikna eder.. Emekli ikramiyesini de ekonominin düzeldiği tarihe ertelemekten başka sıkıntımız kalmaz,.’

RUHUMUZ 156 YIL İLERİDE

Aşağıdaki “hükümet hesabı”nı birçok kişiden duydum..

Ortaya konulan bu hesap yine “bizim manzaramızı” gösteriyor..

Bundan sonrası için bir “ışık” olur mu bilemem, ama okuyunca acı acı güleceğinize eminim..

Meksika’da İnka tapınaklarının yakınında yaşayan yerliler hızlı tempoyla yol almazlarmış..

Hızlı yürüyüşlerde ruhlarının çok geride kalacağını düşünürlermiş.. 

Çok hızlı yol aldıklarında ise oturup ruhlarının onlara yetişmesini beklerlermiş. 

Ülkemize şöyle bir bakın..

92 yıllık Cumhuriyetimiz 62 hükümet görmüş..

Oysa istikrar olsaydı, bugün 22. hükümet ülkeyi yönetecekti..

Ya da 62. hükümeti Cumhuriyetimizin 240. yılında, başka bir ifadeyle 156 yıl sonra 2171 yılında kuracaktık.. 

Kısacası İstikrar olsaydı, ‘sistemsel tarihimiz 156 yıl sonrasını” gösterecekti..

Genetik yönetim kodlarımız da,  muhafazakâr karakterimiz de, uygulamalar da, ruhumuzda, tecrübeler de bizi  (Başkanlık gibi) istikrarlı sistemlere götürüyor..

İstikrarın sistemsel tarihi ise bizi 150 yıl sonraya taşıyor..

İnka tapınağının yakınındaki yerliler oturup, ruhlarını bekliyorlarmış..

Oysa bizim ve medeniyetimizin ruhu 150 yıl ileride.. 

Bu nedenle, oturup bekleyemeyiz..

Koşup ruhumuza yetişmek zorundayız..