“Mustafa Akaydın’ı hep eleştiriyordun, Menderes Türel’i niye hiç eleştirmiyorsun Ali bey?”
Bu soruyu soran ya da soracak olan herkese “toptan” cevap veriyorum..
…
- Konyaaltı plajını halka açtı..
“Niye halkçılık yapıyorsun” mu demeliyim?
- Kadınların daha rahat denize girebilecekleri “alternatif” bir plaj yaptı..
“Yaptığın bu pozitif ayrımcılık için seni kınıyorum” mu demeliyim?
- Antalya trafiği açısından son derece önemli olan ve Akaydın’ın yıllarca engellediği çevre yolundaki kavşakların hemen başlamasını sağladı..
“Antalya halkını niye sıkıntıya sokuyorsun, trafik sorununa git başka bir çözüm bul” mu demeliyim?
- Yine trafiği rahatlatmak için 5 yılda 19 kavşak daha yapacak..
“Sen bu kent halkının rahatını nasıl bozarsın, bak Akaydın hiç bozmadı” mı demeliyim?
- Uncalı mezarlığında yer olduğu halde, vefat edenlerin yakınlarına zorluk çıkaranlara kızıp, tam anlamıyla doluncaya kadar her isteyene tahsis edilmesini, bunun için torpile falan gerek olmadığını söyledi..
“Sen nasıl belediye başkanısın, torpil yapmayan başkan olmaz” mı demeliyim?
- Artık Bütünşehir olan Antalya’nın ilçelerinde dahi “biyolojik arıtma” yaptırıp, turistik bir yörede bu sorunu ortadan kaldıracak..
“İlçe belediyelerinin gücü yetmiyorsa bırak yapılmasın, niye bu işlere de karışıyorsun” mu demeliyim?
- Akaydın döneminde yerlerde sürünen Altın Portakal Film Festivali’ni yeniden “uluslararası festival” niteliğine büründürüyor..
“Bırak bu işleri, Akaydın gibi her 3 günde bir konser düzenle olsun bitsin.. Kentin kültür-sanat çalışmalarına kalite getirmek sana kalmadı” mı demeliyim?
- 5 bin kişinin çalışması gereken belediyeyi 8 bin küsür kişiye çıkarıp, belediye hizmetlerinin yapılamayışını önleyebilmek için iyi bir “personel planlaması” ve “dengeli bir bütçe” yapmaya çalışıyor..
“Ey Büyükşehir Başkanı, Antalya halkının parasını kollamak sana mı düştü? Akaydın bunları hiç düşünmedi, ama Antalya halkı hala ona oy veriyor, sen de onun gibi ol” mu diyeyim?
-“Deniz otobüsü rantabl değil, çalıştırılamaz” denmişti, çalıştırdı, tıkır tıkır da çalışıyor..
“Hizmet senin neyine? Git mahallelere, vatandaşa yalan söyle, yapmayacağın vaadlerde bulun, popülizm yap, milletin parasını babanın parası gibi harca.. Antalya halkı böylesini seviyor” mu demeliyim?
…
Daha sorulacak ve söylenecek çok şey var..
Evet, Türel’i –artık- eleştirmiyorum..
Çünkü..
Eğer Akaydın gibi bir belediye başkanı görmemiş olsaydım..
Antalya, Akaydın dönemi gibi bir cehennemi, “gerileme devri”ni yaşamamış olsaydı..
Akaydın seçimi kaybettiğinde Antalya’nın direkten döndüğüne şahit olmasaydım..
Türel’e söyleyecek çok sözümüz olabilirdi..
Nitekim; Türel’in önceki döneminde yazdığım yazılara şöyle bir göz gezdirdim..
İsimleri kapattığınızda, “bu yazılar Türel’e değil Akaydın’a yazılmış yazılar” dersiniz..
Türel’in o döneminde yaptığımız bir sohbette, “beni en çok Ali Bey eleştiriyor, ama ona kızmıyorum.. Çünkü, eleştirileri bana yol gösteriyor” demişti..
Türel bunu söylerken orada 2-3 gazeteci daha vardı, onlar buna şahittir..
Akaydın’ı ve CHP’yi eleştirdiğim için, onlar beni “düşman” olarak gördü..
Türel ise, “eleştirilerden faydalanıyorum” diyor..
İşte “anlayış ve zihniyet” farkı..
Türel niye iyi bir başkan, “farkı farkedin” artık..
…
Peki..
Türel hiç mi eleştirilecek bir şey yapmıyor?
Yanlışı, eksiği yok mu?
“Çalışan, hizmet üreten” her insan gibi, elbette eksiği ve yanlışı vardır, olacaktır da..
Ancak..
Artılarıyla eksilerini yan yana koyduğunuzda, artıları çok fazla ağır basıyorsa..
Hizmet çıtasını sürekli yukarılara taşıyorsa..
Böyle bir adama ne söylenebilir?
Bunun cevabını sizin vicdanlarınıza bırakıyorum..
…
Burada şunu söyleyip, yazıyı bitirmek istiyorum..
Ben bu kentte yaşıyorum..
Antalya’nın “daha iyi yaşanabilir bir yer” olması için taş üstüne taş koyanı sırtımda bile taşırım..
Ama..
Bu kente kim yanlış yaparsa, onu en ağır biçimde eleştireceğimden kimsenin kuşkusu olmasın..