Bugün “kendi içimize bir kez daha dönmek zorunda kaldığım” için sizlerden özür diliyorum..

Ama..

Ne yazık ki; “gerçekler”le okuyucunun karşısına çıkmak yerine, “dedikodu” yazarlığı yaparak kin duyduğu/çekemediği kişileri zor durumda bırakmaya çalışan ve bundan da zerre utanmayan..

Daha ötesi, yazı yazdığı/çalıştığı yayın organının inanırlılığını azaltan..

Bu arada sizleri de yanıltan..

Ve kendini gazeteci zanneden “köylü kurnazlarına” izninizle birkaç laf edeceğim..

Ama önce “karaktersiz” ne demek, onu söyleyeyim..

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğü bunu “karakteri kötü olan” diye tarif etmiş..

Ama siz, yazacaklarımı okuduktan sonra istediğiniz anlamı verebilirsiniz..

HUKUKİ SORUMLULUKTAN KAÇIYOR

Hep söylüyorum..

Gazetecilik zor zenaattir, “duygu değil, mantık işi”dir..

Ve bir gazeteci ne yaparsa yapsın, ne yazarsa yazsın, “kamuoyunu yanıltma”ya hakkı yoktur..

Bu nedenle, edindiği bütün bilgileri (hatta belgeleri) araştırmalıdır, “doğru olduğunu belgeledikten sonra” kamuoyuna aktarmalıdır..

Ama bu arkadaşımız öyle yapmıyor..

Ya ne yapıyor?

Biri sevmediği/hoşlanmadığı kişilerle ilgili bir şey söyleyince hemen üzerine atlıyor ve söylenenleri aynen yazıyor..

Bu arada bir de “kurnazlık” yapıp, yazdığı iftiralar için “bunlar iddia ediliyor” diyerek, hukuki sorumluluktan kurtulmaya çalışıyor..

ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK

Yazdıklarının “doğru olmadığı” ortaya çıkınca, bakın ne yazmış köşesinde:

“Kamuoyunu bilgilendirme ve uyarma görevini dar zaman aralığına sıkıştırmak zorunda olan gazeteciler, bazen yazdıklarında yanılma, eksik bilgi verme riskiyle de karşı karşıyadır..”

Haklı çıkmaya çalışıyor güya..

Oysa, “amaç gerçeğe ulaşmak, kamuoyuna gerçekleri aktarmak” olunca, gazeteciler için “dar zaman” diye bir şey yoktur..

Gazetecilik tahsil ettim, 48 yıldır da fiilen gazetecilik yapıyorum, bu kadar “CAHİLCE” bir “gazetecilik savunması” ne duydum, ne gördüm..

Bu lafı, “yalanlarına” kılıf bulmak için uyduruyor..

“DEVRİMCİ GAZETECİ”YE BAKIN

Bunları niye yazdığımı ve bu arkadaşımızın kim olduğunu merak ettiğinizi biliyorum..

Bu gazeteci (!) “radikal sağ” bir gazetede de çalışmış olmasına rağmen, kendini “devrimci” olarak niteliyor..

Devrimcilik, solculuk, hatta sosyal demokratlık kavramlarını “kendi lehine” kullanabilmek için, özellikle CHP kanadından “iş çıkaracağına inandığı” kişileri yere-göğe koymuyor, ters düşenleri de yerden yere vuruyor..

Tam bir “zübük” yani..

YAZDIKLARININ HEPSİ YALANLANDI

Geçtiğimiz hafta içinde bir yazı yazdı..

Akdeniz Üniversitesi gündemdeyken, içindeki kini dökecek bir fırsat bulduğunu düşündü..

Ve her kelimesi yalan bu yazı için konunun muhatapları (haklı olarak) tepki gösterdi..

Vekil rektör bile arayarak,“yazdıklarının doğru olmadığını” bizzat söyledi..

Bu durumda gazeteci ne yapar?

“Kamuoyunu yanılttığı için” özür diler, gerçeğe ulaşmaya çalışır, kendisine bu istihbaratı veren kişiyi de defterden siler..

Peki, bu arkadaşımız ne yaptı biliyor musunuz?

“Kaynaklarım her ne kadar iddialarının doğruluğunda ısrarcı olsalar da, gerek Vekil Rektör, gerekse iddianın muhatapları durumu yalanladı.. Bir hususu özellikle belirtmek isterim: Tek derdim halkın haber alma ve kamuyu denetleme hakkını kullanabilmesidir.. Hatamız, noksanımız varsa başımız üstüne.. Bunu bir özeleştiri olarak kendi hanemize not düştük” diye yazdı..

BU KADAR PİŞKİNLİĞE PES YANİ

Bu kadar utanmazlığa/pişkinliğe pes doğrusu..

Gazeteciye bakın..

“Yanıldım, yanıltıldım, özür dilerim“ diyeceğine..

1- “Dünkü köşe yazımın bir bölümünde, ‘kuşların kulağımıza fısıldadığına göre’ notunu düştüm” diyerek, “yazısının bir dedikodu olduğunu” ortaya koyuyor..

2- Hem vekil rektörün, hem konunun muhatapları yazılanları yalanlıyor..

Ama o, “kaynaklarının iddialarında ısrarcı olduğunu” söyleyerek, hala yazdıklarının doğru olabileceği algısını yaratmaya çalışıyor..

O yalanlar yüzünden yarattığı üzüntülerin bir “kul hakkı yemek” olduğunu da hiç düşünmüyor..

“Gazeteciliği (!)” görebiliyor musunuz?

AYNI ŞEYLERİ BEN YAPSAM

Şimdi dikkat..

“Kuşların kulağıma fısıldadığına göre” notunu düşerek, bu arkadaşımız için “eşini ve sevgililerini işe yerleştirmek için başkalarının ekmeğiyle oynuyor” diye yazsam..

“Bunu yazmaktaki amacım, halkın haber alma ve kamuyu denetleme hakkını kullanabilmesidir” diye belirtsem..

O da çıkıp bana, “yok öyle bir şey” dese..

Ben de ardından, “kaynaklarım iddialarında ısrar ediyor, ama” diye not düşüp hala yazdıklarımın doğru olduğunda ısrar etsem..

Ardından da, “hatamız, noksanımız varsa başımız üstüne” desem..

Beni hoş görür müsünüz?

Daha doğrusu..

Beni, “kamuoyunu aydınlatmaya çalışan bir gazeteci” gibi mi görür müsünüz?

Yoksa, “araştırmadan yazan dedikoducu bir karaktersiz” olarak mı?

Her gördüğünüzü gazeteci zannedip de sakın “genelleme” yapmayın..

Aramızda “karaktersiz” sayısı çok fazla..