“Filler tepişir, olan çimlere olur”muş..
Büyüklerin(!) oyun sandığı didişmelerde küçüklerin nasıl mağdur olduğunu anlatan özlü bir sözdür bu..
Özellikle siyaset ve siyasi tarihe pek uygun bir deyiştir..
Ama..
Mustafa Akaydın gibi, “çimleri korumak” bahanesiyle egosunu tatmin etmeye çalışan kişiler için de geçerli bir sözdür..

“Yeni ulaşım sistemi” diye ortaya attığı ve bir türlü oturtamadığı, aynı zamanda milleti ve toplu ulaşım esnafını perişan ettiği bir uygulamada “tükürdüğünü yalamamak” için, “milleti kolladığını” söylüyor..
Aynı zamanda da, “sistemin oturmamasının suçunu” ulaşım esnafına atıyor, onları sabotajcılıkla suçluyor, kendini de “süttün çıkmış ak kaşık” gibi gösteriyor..
Hep söylüyorum..
Antkart döneminde..
Ulaşım esnafının yaptığını “haklı” gören kendisi değil miydi?
Aynı ulaşım esnafı şimdi niye “sabotajcı” oluyor?
Akaydın bunu vatandaşa hemen anlatmak zorundadır..

Manzaraya iyi bakalım..
Antalya gibi bir metropolde..
Evet, toplu ulaşım bir “sistem”e kavuşmalı..
Evet, vatandaş gecenin bir yarısında sokakta kalmamalı..
Ama..
Bunları çözecek bir “sistem” ortaya koyarken, “hesabı” iyi yapılmalı..
Soruyorum..
Bu sistem için “iyi bir hesap” yapıldı mı?
Hayır..
Ulaşım Master Planı yapıldı mı?
Hayır..
Araç sirkülasyonları ve hangi saatte ne kadar yolcu var, sayılıp hesaplandı mı?
Hayır..
(Sadece A-Kent firmasının belediyeye verdiği rakamlar var, o kadar)
Akşam saatlerinden sonra hangi hatta yolcu oluyor, hangisinde olmuyor gibi kriterler belirlenip, ulaşım esnafını da tatmin edecek bir şekil ortaya kondu mu?
Hayır..
“Tek biletle yolculuk yapacaksınız” derken, engelli olanlar düşünüldü mü?
Hayır..
Akaydın’ın “cahil” diye nitelendirdiği toplu ulaşım esnafı “halkla ilişkiler” konusunda eğitildi mi?
Hayır..
İyi de..
Bu kadar “hayır” varken, “ben halkın da istediği yeni bir sistem getirdim, bu uy-gu-la-na-cak arkadaş” diye tepinmenin ve de sürekli olarak tehditler savurmanın mantığı var mı?
Elbette hayır..

Akaydın’ın dediği gibi..
Bu sistemi, bu halk ve esnaf bir gün kabullenecek ve tepkilerin hiçbiri kalmayacak..
Ama..
Antalya’nın “toplu ulaşım sorunu” yine çözülmemiş olacak, kaybeden yine bu kent olacak..

- Toplu ulaşım esnafı haklı..
Deposunu kaça doldurduğu belli, gece boyunca kaç yolcu taşıdığı belli, böyle taşımacılık mı olur?
“Hizmet getiriyorum arkadaş” derken, bir kesimin mağdur edilmesi doğru mudur?
- Engelli vatandaş haklı..
Zaten bir araca zor binip-iniyordu..
Şimdi 2 ila 4 araca binip hastaneye veya bir başka yere gidip-gelmek zorundalar..
“Hizmet getiriyorum arkadaş” derken, bir kesime işkence edilmesi doğru mudur?
Esnaf haklı..
Vaktinin çoğunu duraklarda araç bekleyerek ve gideceği yere çok daha uzun sürelerde giderek geçen insanın alışveriş etmeye vakti pek kalmıyor..
Kalmayınca da esnaf eskisi gibi iş yapamıyor..
“Hizmet getiriyorum arkadaş” derken, bir kesimin hiç düşünülmemesi doğru mudur?
- Vatandaş da haklı..
Plansız ve hesapsızca uygulanmaya çalışılan sistem yüzünden duraklarda çok fazla beklemek zorunda kalıyorlar..
Hangi durağa hangi aracın hangi saatte geleceği belli değil..
“Hizmet getiriyorum arkadaş” derken, insanların hayatını daha da zorlaştırmak doğru mudur?

Bu manzara gösteriyor ki..
Yeni ulaşım sistemini “taşıma esnafı” sabote etmiyor..
Bu kentin Büyükşehir Başkanı Akaydın önce kendini, sonra Antalya’yı sabote ediyor..
Aksini söyleyecek biri var mı?