Canım babamdan ayrılalı bugün 373 gün oldu. Bir senedir her gün belki rüyalarıma gelir diye dua ettim ve dün gece onu ilk kez rüyamda görebildim. Vefatından sonra hayal de olsa ilk kez onunla iletişim kurma fırsatı yakaladım. Yas süreci devam eden birisi için bunun inanılmaz duygu yüklü bir deneyim olduğunu sizlere belirtmek isterim. Bu nedenle bugün sizlerle biraz sevdiklerimizi kaybetmek ve yas sürecinden bahsetmek istiyorum.

Dünya olarak zor günlerden geçiyoruz. Bazılarımız virüs nedeniyle kayıplar yaşadı. Birçoğumuz bunun korkusuyla yaşıyor. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok maalesef ancak kesin olarak yaşanacak iki şey var; doğum ve ölüm. Artan doğal afetler, salgınlar ve hastalıklar nedeniyle son zamanlarda hepimiz ölüme daha yakın hissediyoruz.

Beklenen ve beklenmedik kayıpların hepsi birer travmadır ve sevilen birisinin kaybıyla ilgili nasıl başa çıkılacağı konusunda ne yazık ki bir reçete yok. Ancak bir gerçek var, zaman iyileştirir. Araştırmalara göre ortalama yas süreci yaklaşık 1 sene sürer. Yas kendi yörüngesine uyduğu için, kayıptan sonraki acı duygular için bir zaman çizelgesi yoktur. Acı çekmekten tamamen kaçınmak da mümkün değildir. Acıyı bastırma veya reddetme girişimleri, sadece yas sürecini uzatır. Mutsuzluk, ağlamak, yalnız kalmayı istemek, boşluk hissi, çaresizlik bu süreçte tamamen normal duygulardır. Böyle süreçlerde hepimizin kendine özgü yas tutma ve bunun gibi zorlu zamanlarda yol alma yöntemimiz vardır.

Sevdiğimiz birini kaybetmek bizi değiştirir, bu yüzden bu gibi zorlu dönemlerden geçerken bazı insanlar bir psikoterapistin yardımına başvurur. Diğerleri güvendikleri bir arkadaşı veya akrabayı arayabilir veya yeni hobiler edinip kendilerini meşgul edecek aktiviteler yapmayı seçebilirler.

Yas, kayba eşlik eden büyük bir acıdır ve bütün hayatımızı kapsamlı bir şekilde etkiler. Hiçbir zaman bunu yaşamaya hazır olmayacaksınız ancak bununla yüzleşmek zorunda kaldığınız durumda kendinize zaman vermekten çekinmeyin. Zaman, zaman, zaman...