16 Haziran 2014 tarihli ve “Siyasette sıçrama ve transferler” başlıklı yazımda şunları söylemiştim:

MHP İl Başkanı Osman Çetin beni çok şaşırttı..

Cuma günü yapılan Büyükşehir Meclisi’nin toplantısını basmış..

Ak Parti’ye geçen Halil Karataş’a etmediği “hakaret” kalmamış..

“İnsanların iradelerini satmaları, eşlerini satmalarıyla eşdeğerdir” demiş..

Yani..

Karataş’a, “MHP’den seçildiğin halde Ak Parti’ye geçerek iradeni satmış oldun, sen şu anda eşini de satmış oldun” demeye getirmiş..

Bu, olacak şey değil..

Bu, söylenecek laf değil..

Eleştirmeyle hakareti, aşağılamayla suçlamayı birbirine karıştırmamalı insan..

Hele Türk insanı için 3 kutsal olgudan (at-avrat-silah) biri olan “EŞ” için ağzından çıkanı kulağı duymalı biraz..

Bunu en iyi “ülkücü” Osman Çetin’in bilmesi gerekir..

Bu saygısızlığı, aslında “saygılı biri” olan Çetin’e hiç yakıştıramadım..

Aradan 2.5 ay geçti..

Aynı Osman Çetin, bu defa da Finike’de MHP’den Ak Parti’ye geçenlerle ilgili yine belden aşağı laflar söylüyor..

Ama, bu defa sadece Ak Parti’ye geçenlere değil, Ak Parti’nin İl Başkanı ile Büyükşehir Başkanı’na da “hakaret” yağdırıyor..

Öyle anlaşılıyor ki..

Birileri “ülkücü” Osman Çetin’e siyaseti yanlış öğretmiş..

Aslında, “balık baştan kokuyor”..

MHP’nin “ülkücü” Genel Başkanı Devlet Bahçeli “siyasi etik” nedir bilmezken..

Doğru ya da yanlış, ağzına geleni söylerken..

Söylerken de ayarı çok kaçırırken..

Osman Çetin ne yapsın?

O da Antalya’da MHP’nin Genel Başkanı..

Kimi örnek alacak?

Evet..

Siyasi sıçramaların, siyasi transferlerin “çıkar elde etmek için yapıldığı” kanaati yaygındır..

Ak Parti’ye geçenler böyle bir niyet de taşıyor olabilir..

Ancak..

Başka partilerden MHP’ye gelenler olduğunda onlarınki “hür irade” oluyor da, MHP’den Ak Parti’ye geçenlerinki niye “hür irade” olmuyor?

Çıkardır, inançtır, hizmet anlayışıdır, hiç fark etmez..

Herkes herkesin iradesine –nedeni ne olursa olsun- saygı göstermek zorundadır..

“Demokrasi” bunu gerektirir..

Siyasette “sıçrama ve transfer”leri normal karşılamak gerekiyor..

Doğru bulmuyorsan eleştir, doğru bulmadığın yönleri ortaya koy, kamuoyuna aktar..

Bu da senin “demokratik” hakkın..

Ama..

“Hakaret” hele hele “namus” meselesi ve “onur kırıcı” kelimeler kullanmak, olacak şey değil..

Birileri bunu Osman Çetin’e iyice bir anlatmalı..

“Bak” demeli, “senin yaptığın şey siyaset değil, resmen kabadayılıktır, siyasette kabadayılığın yeri yoktur..”

Biliyorum; ülkede yaşanan siyasi kirlilikten şikayetçi olmayan yok..

İyi de, siyasi kirliliğe bulaşmamış parti var mı Türkiye’de?

Demokrasi bir “ikna” ve “hazmetme” rejimidir..

Herkes bunu ka-bul-le-ne-cek..

Kabullenmezsen ne olur?

Yüzde 14’ten veya yüzde 26’dan yukarı çıkamazsın..

Çıksan bile “çatı” çöker ve enkazın altında ezilirsin..

Vesselam..