Psikiyatrist Prof. Dr. Kemâl Sayar hocamın tavsiyesi üstüne okuduğum, Sue Palmer'in “Zehirlenen Çocukluk; Modern Dünyanın Çocuklar Üzerindeki Zararlı Etkileri” isimli kitabının 17. sayfasında Sue Palmer; çocuklardaki dikkat eksikliğinin birkaç sebepten ötürü meydana gelebileceğini ifade ediyor.

Bu sebepler; çocukların sürekli televizyon başında olmaları ve aile bireyleriyle ya da çevresindeki diğer insanlarla sohbet etmek, kitap okumak gibi aktivitelerden uzaklaşmaları, ebeveynlerin çocuklarının deşarj olmaları için dışarıya çıkmalarına izin vermemeleri ve bunun yerine sürekli tablet bilgisayar ve telefon gibi alışkanlıklar edinmelerine zemin hazırlamaları, çalışan anneler ve evliliklerin sonlanması.

Bunlarla beraber eğitim sistemindeki eksiklikler, aşırı tüketim ya da teknolojik ve toplumsal değişim, sayılan diğer sebepler arasında.

Daha önceki tecrübelerimden yola çıkarak sosyal konularda fikirlerinizi ifade edeceğinize ihtimal vermesem de, yine de belki bir beyin fırtınası yapabiliriz umuduyla sizlerle paylaşmak istedim.

Kanaatimce Sue Palmer, dikkat eksikliğinin sebepleri arasında saydığı, çocukların televizyon başında çok vakit geçirmesi hususunda haklıdır. Ancak gel gelelim, armut dibine düşer misali, sürekli televizyon başında evlilik programlarını ve daha bir sürü lüzumsuz, faydasız programları seyretmek gibi hastalığı olan ebeveynlerin çocuklarının da televizyon bağımlısı olmasına şaşırmamak lazım diye düşünüyorum. Anne babaların kitap okuma alışkanlığı zaten hak getire...

Çocukların dışarıya çıkmalarına anne babaları tarafından izin verilmeyişi konusunda yerden göğe haklıdır. Benim çocukluk yıllarımda tablet nedir, akıllı telefon nedir bilmezdik. Dışarıda komşu çocuklarıyla beraber, çamurla, suyla, tahtadan oyuncaklarla oynardık ve o yaşlarımızda bu şekilde enerjimizi atar ve sosyalleşirdik. Şimdilerde ellerine tabletleri, akıllı telefonları vererek, çocuklarının internet bağımlısı olmasına zemin hazırlayıp, sonra da çocuklarımıza her şey aldık, bu yaşında elinde tablet bilgisayarı var, daha ne yapacağım diyerek çocuklarını sözde sevdiğini ifade eden annelerin babaların, çocuklarına olan sevgileri konusunda birkaç kez daha düşünmeleri gerektiği kanaatindeyim.

Çalışan anneler konusuna gelince bu noktada ne diyeceğimi bilmiyorum. Gelir seviyesi olarak dünyanın gelişmiş ülkelerinin kat kat gerisinde olduğumuz su götürmez ve inkâr edilemeyecek bir gerçektir. Hâl böyle olunca geçim derdi, yokluk, insanları ve ne yazık ki anneleri de çalışmaya mecbur etmektedir. Çocuk kreşleri ve anaokullarının, küçük yaştaki bir çocuğa anne sevgisi ve şefkatinin yerini tutacak hiçbir şey yapamayacağı aşikârdır. Sonlanan evlilikler de çocukların sosyal hayatları üzerinde ne yazık ki olumsuz etkileri olan bir sosyal olgudur.

Eşlerin birbirlerinden ayrılmaları, karı koca rollerinin beraberinde bir de anne baba olmaları sebebiyle çocuklarından ayrılmalarına sebep olmamalıdır, ancak ülkemizde yaşanan boşanmalarda maalesef olayın seyri düşündüğümüz gibi gerçekleşmemekte ve çocuklar anne baba sevgisinden, şefkatinden mahrum bırakılmaktadır.