Her biri demir yürek, uzun zaman sonra ülkemizi şampiyonluk heyecanıyla kazanma ruhumuzu hatırlatan ve ay-yıldızlı formaların en güzel vücut bulduğu insanlar; Ampute Milli Takımımız…

İstanbul ev sahipliğinde Avrupa Ampute Futbol Şampiyonası ilk günler itibariyle ülke futbolunda, ruhsuz oyuncuların Dünya Kupası’na vedası nedeniyle gündemin gerisinde yer almıştı. Çünkü bu takımda hiçbirinin giyimi ve yaşamıyla dikkat çekici sansasyonel bir yaşamı yoktu. Hatta bütün Milli Takımlar oyuncularını toplasanız, ülkesine bu derece hizmet etmiş bir Ampute Milli Kaptanı Osman Çakmak etmeyecek kadar vatan sevgisine sahip değillerdi. Finalde attığı şampiyonluk golü de bugüne kadar bu topraklar için çektiği acının ve çilenin adeta bir dirilişi oldu.

Ampute Milli Takımı’nda her bir oyuncunun ayrı bir hikayesi var. Bu hikayenin başında Türkiye Bedensel Engeliler Spor Federasyonu var.  Toplamda 18 branşta faaliyet gösteren federasyonun, ülkemizde ulusal liglerin organizasyonu ve uluslararası turnuvalara milli takımlar düzeyine taşıması kuşkusuz oldukça büyük başarıdır. Bu işin mutfağında yer alan Bedensel Engelli Spor Federasyonu bu vesile ile turnuva yelpazesini genişletmek adına daha çok desteklenmelidir. 

2 Ekim’den yarı finale kadar kamuoyu tarafından ihmal edilen Ampute Milli Takımı, A Milli Futbol Takımı açısından Dünya Kupası’na katılamayacağımız bugünlerde hepimize önemli dersler çıkarmaya neden oldu.

Tesisleşme, modernleşme ve sponsor anlamında sporda altın çağı yaşadığımız bugünlerde tek eksiğimiz futbolu yeniden sevmek için özellikle “vatan sevgisini” her zaman en üst seviyede olmasını gerektiğini hatırlamamızda Ampute Milli Takım hepimizin gözlerini yaşarttı.

Ampute Futbol Milli Takımı oyuncuları için yazılacak ve konuşulacak o kadar çok hikaye ve başarı öyküsü mevcut ama her bireyin engeli sadece akıl ve yürekte olduğunu bir kez daha anlamamıza yardımcı oldular.

Sporla kalın.