Dün, haftada bir de olsa yine yaptığımızı yaptık, sabahın köründe Şifa Çiçek ile bizim börekçi Hasan’da buluştuk.
Yoldan gelip geçen araçlara, caddede yürüyüş yapan tek tük insanlara bakıyor, binaların ne kadar eskidiğinden ve bunlar ile ilgili bir takım çalışmalar yapılması gerektiğinden söz ediyoruz.
“Nerede o eski Antalya” diye de, kendimizi teselliye vuruyoruz.
Antalya’nın özellikle merkezindeki belli mahallelerinde binalar hakikaten alarm vermek üzere.
Eski Varsaklı kahvehanesi civarı. Milli Egemenlik Caddesi ile Gülük Caddesi’nin kesiştiği nokta. Tam burada durun. Sağınızdaki binalara bakın, bir de solunuzdakilere.
Kafanızı hafif geriye doğru çekin, güneydeki binalara göz atın.
Dikkatle yapılırsa bu işlemler, kimilerinin sağa, kimilerinin sola. Bazılarının da geriye veya öne doğru hafifte olsa yattıklarını veya yaslandıklarını görürsünüz.
Sahi ne olur bu apartmanların hali?
Ev sahiplerinin, “Döküntüye yatırım mı yapılır” zihniyetlerinden olacak, iki fırça boya çalmaktan bile acizlik diz boyu.
Şifa Çiçek ile bu konuyu tartışırken, “Bence acilen bu apartmanlar ile ilgili yeni bir proje başlatılmalı. Cadde üzerleri 6 kat mı. 10’ar kat verilip, hem yapan hem de yaptıranın kazançlı çıkması adına, binalar acilen yıkılıp, yenilenmeli. Yoksa bir gün bu cadde üzerindeki binalar insanların tepesine çökerse kimse şaşırmasın” dedi.
Haksız da sayılmaz.
Dedik ya, “Nerede o eski Antalya” diye.
Eski otogarı geçerdin. İtfaiye Müdürlüğü vardı. Andızlı mezarlığının dibinden yol geçer, karşısında da Antalya Belediyesi’nin temizlik işleri müdürlüğü ve parkı vardı.
Bizim ev Merkez Kuran Kursu’nun karşısında olduğu için, bu güzergah gidiş-geliş yolumdu. Ve her gün temizlik işleri müdürlüğünün otoparkta duran devasal kamyon ve araçlarını mutlaka görürdüm.
Hepsinin de plakaları 07 ile başlayan araçlardı.
Şimdilerde öyle mi?
Nerede o eski 07 plakalı belediye araçları?
Geçenlerde yine börekçi Hasan’ın dükkanında oturuyoruz. Bir çöp kamyonudur, Milli Egemenlik caddesi ile güllük caddesinin kesiştiği kavşaktan Selekler tarafına öyle bir dönüş yapıyor ki, sanırsınız ki şöförün altındaki çöp kamyonu değil, 320 BMW.
Ya da şöför öyle sanıyor.
Kamyonun üzerinde, “Muratpaşa Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü” yazıyor.
Ama plakası 07 değil.
Yine bir binek otomobil. Aracın kapısında, “Muratpaşa Belediyesi” yazıyor.
Plakası 21 ile başlıyor.
Bir hizmet aracı daha. Muratpaşa Belediyesi’ne ait. Plakası 34 ile başlıyor.
Daha sayalım mı?
Belki inanılmayacaktır ama, 16, 42, 33, 01, say saya bildiğin kadar.
Mübarekler Muratpaşa Belediyesi değil, Türkiye’nin tüm il ve ilçe belediyesi gibi.
Eskiden plakanla hizmet aracınla caka satardın, şimdi o hizmet araçlarının plakalarıyla milleti şaşırtıyorsun.
Bana hizmet araçlarının plakalarının numaralarını söyle, senin ne olduğunu söyleyeyim gibi bir şey arkadaş.
Sakın ola ki kimse Büyükşehir Belediyesi’nin farkı olduğunu söylemesin, al Muratpaşa’yı vur Büyükşehir’e.
Hatta Kepez’de bile aynı durum ile karşılaşmak mümkün.
“Hayır” mı diyen oldu.
Kiralama yöntemiyle aldığınız bünyenizdeki hizmet araçlarınızın sayılarını ve plaka nolarını lütfen yollayın da görelim.
Haydi Büyükşehir belediye Başkanı Mustafa Akaydın Çorum’lu ve 07’ye mecbur değil.
Muratpaşa Belediye Başkanı da Manisalı ve, “Canım isterse hepsini 45 bile yaparım” diye bilir-ki ancak içinden söyler.
Peki ya Kepez?
Konyaaltı için bir şey diyemeyeceğim, gözden uzaklar. Onlar bizi de gönülden ırak tuttuklarına göre, biz en iyisi bir Beldibi yapalım, belki alo sesi yakın olur!..