Yolda-sokakta başkan ya da gazetecileri gören vatandaş, mutlaka bir derdini veya isteğini anlatmaya çalışır..
Bu isteklere karşı duyarlı başkan ve gazeteci de vardır, duyarsız olan da..
Bugün bu tür isteklerden iki tanesini Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın’a ileteceğime dair söz verdim..
Aslında, Akaydın’a her ikisi de daha önce iletilmiş..
Ancak..
Uzunca bir süre geçmesine rağmen sorun çözümlenmeyince ve ses çıkmayınca, vatandaş bana kadar geldi..
Konuyu “icra” mevkiinde olanlara bir kez de ben iletiyorum..
…
ARITMADAN GELEN DAYANILMAZ KOKU
İki bayan vatandaş şunu söyledi:
“Konyaaltı’nda, Sarısu civarında oturuyoruz..
Uzunca bir süredir, arıtma tesislerinden inanılmaz derecede dayanılmaz bir koku salgılanıyor..
Günün her saatinde değil..
Değişik saatlerde, ama her gün..
Yaklaşık 1-2 saat sürüyor..
Ancak..
O koku canımızdan bezdiriyor..
Lütfen Başkan’a (Akaydın’a) bu şikayetimizi bir de siz aktarır mısınız?
Bu kokunun hiç olmaması gerekiyor imiş..
İnternetten de, belediyeyi arayarak da durumu anlattık..
Şu ana kadar değişen bir şey olmadı..
Bir çare bulsun buna..”
…
“Ben aktarırsam, olacak işinizi de yapmaz” diyecektim, sustum..
Ve..
Söz verdim, aktarıyorum..
Ötesini de Akaydın’a bırakıyorum..
Vatandaş onun için değerliyse, gereğini yapar herhalde..
…
DÜDEN PARK “PARK” GİBİ OLMADI
Diğer konu, “Düden Park”..
Daha önce de söylediğim gibi, sabahları yaptığım yürüyüş güzergahında bir sürü kişiyle karşılaşıyorum..
Aralarında bizi tanıyan, mutlaka bir şeyler söylüyor..
Eşleriyle yürüyüşe çıkan bir grup, ter içinde Akaydın’a şu mesajı iletmemi istediler:
“Başkan yere-göğe koyamıyor, ama bu Düden Park, ‘park’ gibi olmadı..
Dökmüş çimi, birkaç tane de ağaç bırakmış, ‘alın size park’ demiş..
Hemen yanından Düden Çayı akıyor..
Hem de boşa akıyor..
Buradan su alıp o koskoca alanda bir suni göl oluştursaydı..
Suni şelaleler, ışıklı havuzlar, çevresi yüksek ağaçlarla çevrili su kanalları, pergoleler yaptırsaydı..
Bakın, hemen yan tarafında Süleyman Bey bunları Falez Park’ta yapmış, bunu örnek alsaydı..
Yokuşları kat kat yaptırıp ışıklandırsa ve piknik masaları koysaydı..
Çok daha şık, üstelik Antalya açısından anlamı olan harika bir park olmaz mıydı?”
…
Aslında çok haklı bir eleştiride bulunuyorlardı..
Antalya sıcak ve nemli bir kent..
Düden Park’ta insanı güneşten ve sıcaktan koruyacak, serinletecek hemen hemen hiçbir şey yok, yapılmamış..
Fidanlar dikilmiş, en erken 15-20 yıl sonra gölge etmeye başlayacaklar..
Tuvalet hiç düşünülmemiş..
Daha doğrusu, “insan” hiç düşünülmemiş..
Taş yollar, serpiştirilmiş çimler, birkaç yere konmuş kanepeler ve eskiden kalmış gölge bile etmeyen birkaç tane ağaç..
İşte “Düden Park” böyle bir şey..
…
Vatandaşın şikayeti de isteği de çok yerinde idi..
Ama..
Mahkemenin “kaçak” dediği yere vatandaşın talebi doğrultusunda bir şeyler yapabilir mi, bilmiyorum..
Söz verdim, aktarıyorum..
Ötesini de Akaydın’a bırakıyorum..
Vatandaş onun için değerliyse, gereğini yapar herhalde..