Bu hafta kimsenin üzerinde düşünmediği, hatta dikkat bile etmediği bir konu üzerinde yazmaya karar verdim. Hiç dikkat ettiniz mi bilmem. Milli bir ansiklopedimiz yok.
Amerika’nın Encylopedia Amerikana’sı var. İngilizlerin Brittanica’sı var. Fransızların Larousse’u var. İtalyanların bile var. Ama bizim milli bir ansiklopedimiz yok.
Aslında bir tane var. Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. İlk fasikülleri ben çocukken yayınlanmaya başlanan bu ansiklopedi nice gayretlerle daha yeni bitirebildi. Ama o da bir ihtisas ansiklopedisi. Yabancıların öylesi onlarca ansiklopedisi var.
Birçoğumuzun evinde zamanında gazetelerin her cildini 30 kupona verdikleri ansiklopediler vardır. Dikkat edin bunların hiçbirisi bizim değildir. Yabancıların yazdıklarının tercümeleridir. Almışız, tercüme etmişiz, Türkiye’ye hitap etmesi için de bizi ilgilendiren bazı maddeleri eklemişiz. Olmuş ansiklopedi. Sonra kültüre dair merak ettiğimiz her şeyi o ansiklopedilerden okumuşuz.
Halbuki ansiklopediler ulusların dünyaya bakışlarını, duruşlarını, tavırlarını ortaya koyar. Örneğin Amerikalılarla Fransızların ansiklopedilerinde demokrasi kavramı farklı şekillerde işlenmiştir. Her iki ulus kendi anladıkları şekilde demokrasiyi tanımlamışlardır. Yani her millet oturup kendi ansiklopedisini yazmış, kendine özgü kültür ve bilgi dünyasını ortaya koymuştur. Bizde ise durum gâvurun yaptığını tercüme etmek şeklindedir. Çok tipik Türk davranışı.
Şimdi bana kalkıp da milli eğitimimizin velilere “kopyala yapıştır” tarzında yaptırdığı meşhur ev ödevleri çağında ansiklopedi olur muymuş demeyin. Bal gibi oluyor. Brittanica Ansiklopedisi’nin son edisyonu 2010 yılında çıktı. İnternette takımı bin küsur dolardan satılıyor. İsteyen girip bakabilir.
Kültür Bakanlığımızdan ise ses yok. Oysa bakanlık bir an önce bu konuya el atmalıdır. Uzmanlardan oluşan bir komisyon toplayarak milli bir ansiklopedi hazırlatmalı, bunu çok cüzi fiyatla satmalı hatta ve hatta Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya’daki ülkelere telifsiz vererek Türk Ansiklopedisi’nin o ülkelerde de okunmasını sağlamalıdır.
Zaten okumayan bir milletiz üstüne bir de internet çağı deyip, teknoloji çağı deyip kalem ve kitabı gitgide bırakıyoruz. Ondan sonra da yetiştire yetiştire anca feysbuk gençliği yetiştiriyoruz.