Bütün tarım arazilerinin kullanılabilmesine yönelik son yıllarda mevzuat düzenlemeleri yapıldı. Bunlardan birisi de iki yıl üst üste işlenmeyen tarım arazisinin devlet tarafından kiraya verilmesi konusudur.
Tarımsal üretimin artırılması, Türkiye’nin kendine yeterliliğinin sağlanması, ihracatın arttırılması gibi açılardan doğruda gözüken bir uygulama olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Ancak bu tür bir uygulamanın yapılacak olması bazı soruları da akla getiriyor.
Konunun detaylarını şu şekilde açabiliriz.
Bu düzenleme “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” ile yapıldı ve yürürlüğe girmiş durumda.
Bu Yönetmelik mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait ve üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin, Bakanlıkça tarımsal amaçlı sezonluk olarak kiraya verilmesine ilişkin işlemleri kapsıyor.
Yani bir arazi iki yıl boyunca üretimde değerlendirilmediyse ve Arazi Tespit Komisyonu marifetiyle Bakanlıkça tespit edildiyse, bu alana kiralamak amacıyla el konulacak. Bakanlık kiraya verecek.
Peki bu tespit işlemleri nasıl yapılacak?
Tespit aşamasında uydu görüntülerinden, kadastro bilgilerinden, coğrafi bilgi sistemlerinden, diğer kamu kurumlarının verilerinden yararlanılacak. Ne güzel ekilip-dikilmeyen arazinin tespiti ne kadar kolay olacak.
Bu satırları yazılan yerden okurken üretim planlamasıyla ilgili çalışmalar aklıma geldi. Üretim planlaması için uzunca bir sürenin geçmesi beklenecek, bazı ürünlerde arazi sayımları yapılacak, sonra planlamaya geçilecek denildi. Arazi kontrol bu kadar kısa sürede bitebiliyorsa ki bence daha kısa sürede de bitebilir, bu durumda üretim planlamasına da hemen geçebiliriz.
Arazi tespiti konusunda “ekonomik tarımsal üretim yapılacak” araziler tespit edilecek ve kiralanacak deniliyor. Kazanan arazi kiralanacak demek oluyor bu.
Bu arada daha önceden dikili olan bahçeler ve örtüaltı alanları bu kapsamda değil.
Kira bedeli, Komisyon tarafından takdir edilen rayiç kira bedelinden düşük olamayacakmış. Konut kiralamalarında olduğu gibi ya da konutlarda kredilendirme yapılırken belirlenen rayiç bedeller aklıma geldi.
Arazi kiralamalarında öncelik arazinin bulunduğu yerleşim yerlerindeki kişilere ait olacakmış. Bu arada ayrıca sivil toplum kuruluşlarına ve meslek odalarına yapılacakmış. Sanırım son ikisi bu mevzuda kilit anahtar olacak. Bence böyle.
Birden fazla istek olursa ihale usulü olacak. Bu da kamu kurumlarındaki ihaleleri aklıma getirdi.
Alın size bir konu daha. Kiralayanlar tarımsal desteklerden yararlandırılacak.
Hemen aklıma gelen notları tekrar yazım. Tarım alanlarının üretim içerisinde olması ve tarım alanı dışına çıkarılmaması çok önemli. Bunu bir tarımcı olarak sonuna kadar destekliyorum.
Ancak şu soruların cevabını da önemli buluyorum.
-Bir çiftçi sürekli zarar ettiği bazı ürünleri sürekli olarak yetiştirmek zorunda mı?
-Örneğin buğday üreticisi sürekli zarar ediyorsa ve ekonomik darlıkta arazi üzerine sera yaptıramıyorsa, bu kişinin arazisini kiraya mı verilecek?
-Kiraya verilen kişi ya da STK, Meslek Odası aynı alanda arazi sahibinin zarar ettiği ürünü mü yetiştirecek?
-Yani tahıllar para etmedi ise çiftçi biraz zarara mola veriyorum derse, arazine el konulacak ve kiralanacak. Yerine gelenler ne yetiştirecek?
-Arazisini işlemeye vatandaş neden işlemiyor incelenecek mi? Örneğin gariban ise destek verilecek mi?
-Kiraya verilecek STK’lar hangileri olabilir?
Tarlasından para kazanan insanlar sanırım boş bırakmaz. Tarım ürününden para kazanılamıyorsa bir sebebi vardır. İhracat yoktur, üretim fazlası olmuştur vb. Bunları çözmek daha akıllıca olmaz mı?
-Köyler boşalırken, kiralanacak arazilerin sahipleri sizce köylerde yaşamaya devam eder mi boşaltır mı?
Toprak sahiplerinin topraklarını kiralatmak yerine neden işlemediği tespit edilmeli ve bu yönde destek verilmelidir.
Son yaşanan yangınlar köy sahiplerinin ne derece önemli olduğunu göstermiştir.