Özellikle 17 Aralık operasyonu sonrasında, kamunun imkanlarını kendileri için kullandığı iddia edilen iktidar partisine karşı büyük bir tepki oluştu..
Doğal olarak, muhalefet kesimi bu operasyonu o kadar sahiplendi ki..
“Bu hükümet gitsin de, isterse Türkiye zarar görsün” noktasına kadar geldi..
Yani..
Bu milletin hakkını yedikleri iddiasına bile muhalefetin ve Ak Parti hükümetini istemeyenlerin tepkisi “çok büyük” oldu..

Bu tepki gösterenlerin arasında Antalya’daki “muhalefet” ve muhalefeti destekleyenler de vardı..
Ayakkabı kutulu eylemler, yolsuzlukları lanetleyen söylemler..
Hepsini yaşadık, gördük..
Şimdi aynı şekilde, Antalya’da “kamunun imkanlarını kendisi için kullanan” birinden söz edeceğim..
Bakalım, 17 Aralık operasyonuna sahip çıkanlar, bu kişiye karşı nasıl bir tepki gösterecek?
Yoksa çifte standart mı uygulayacak?

Sözünü ettiğim kişi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın..
30 Mart’ta yapılacak seçimler için CHP’nin yeniden aday gösterdiği kişi..
Bu milletin parasıyla alınmış veya kiralanmış, evde sağlık hizmetleri için kullanılan araçları, “seçim propaganda aracı” olarak kullanıyor..
Araçlara kendi afişlerini giydirmiş, kamu araçlarında resmen seçim propagandası yapıyor..
Evet, afişlerde “beni seçin” anlamına gelecek bir ifade yok..
Ama..
Koca afişlerde Akaydın’ın fotoğrafı, sokak sokak gezen araçlarla, “bakın ben evde sağlık hizmeti veriyorum” demek istiyor..
Bu “seçim propagandası” değil de nedir, söyler misiniz?

Öte yandan..
Bilboardlarda yine Akaydın’ın bir başka afişi yer alıyor..
“Antalya’da doğaya saygı var” yazılı, Hurma Atıksu Arıtma Tesisleri fotoğraflı ve yazılı, “Antalya Büyükşehir Belediyesi” imzalı bir afiş..
Afişi görenlerin, “bravo Akaydın’a, adam Antalya’ya koskoca bir de Arıtma Tesisi kazandırmış” algısı amaçlanmış..
Afiş amacına da ulaşıyor hani..
Oysa..
Hurma’daki Arıtma Tesisleri’ne Akaydın’ın zerre kadar katkısı yok..
Temelini Bekir Kumbul attı ve ilk 250 bin kişiye hitap edecek kapasitedeki tesisleri hayata geçirdi..
Daha sonra Menderes Türel ikinci 250 bin kişilik ilaveyi ve Kundu’daki Arıtma’yı yaptı..
Ardından, Hurma’da atıklardan enerji elde edecek tesisleri yaptı..
Tamamlanırken seçimi kaybetti ve Akaydın Başkan oldu..
Atıktan enerji elde edilen tesislerin bitimi Akaydın dönemine denk geldi..
Ama..
Her türlü ihalesi yapılmış, ödeneği çıkarılmış ve bitme aşamasındaydı..
Yani..
Akaydın geldi, “hazıra kondu” ve şimdi bu tesisler üzerinden “seçim propagandası” yapıyor..
Bu tutum, halkı kandırmak değil midir?
Peki, halkı kandırmak “suç” değil midir?

Gelelim, bir başka konuya..
Akaydın evlere zarflar içinde, “Antalya Gülümsüyor” başlıklı ve Mustafa Akaydın imzalı bir mektup gönderiyor..
Mektupta, geçmiş 5 yılda yapamadıklarını yapmış gibi gösterip, yeniden oy istiyor..
Bunu “normal” karşılarım..
Seçim propagandasıdır, istediğini söyler..
Önemli olan halkın bunu yutup-yutmamasıdır..
Ama, burada “yanlış ve suç” olan bir şey var..
Akaydın, kendi seçim propagandası için, Antalya Büyükşehir Belediyesi antetli zarfları kullanıyor..
Yani..
“Kamunun imkanlarını” kendisi için kullanıyor..

Şimdi sorum şu:
Yolsuzluk-hırsızlık iddialarına karşı, “iddia” olmasına rağmen büyük tepki gösterenler..
Akaydın’ın “kamunun mallarını şahsi çıkarı için kullanmasına” ne diyecek?
Gereken tepkiyi gösterecekler mi?
Yoksa, “bizden biri yanlış yapma hakkına sahiptir” diyerek, O’nun peşinden mi gidecekler?
Hadi, cevap bekliyorum..