Yaşanan ekonomik krizleri hatırlayalım. Özellikle küresel krizler, bankacılık ve finans sektöründen kaynaklanan krizler. Her ülkenin kendine göre olan bu alandaki kırılganlıkları, yaşanan krizin daha uzun sürmesine ve ekonomiyi daha derinden etkilemesine neden olmuştu. Örneğin, 2008’de yaşanan küresel kriz ülkemizde birçok sektörü etkisi altına almıştı. Bu sektörlerden birisi de turizm sektörüydü. Talep esnekliği yüksek ve hassas bir yapıya sahip olan turizm sektörü  ekonomik krizlerden en fazla etkilenen sektörlerden birisidir. Turizm sektörünün, ülke ekonomilerinde ödemeler dengesine, istihdama ve diğer sektörlere sağladığı katkılar nedeniyle göz ardı edilemeyecek bir gelir kalemi olduğunu da hatırlatmak isterim. Bu nedenlerden dolayı turizm sektörü, kriz dönemlerinde  her zaman ekonominin sürükleyici sektörü olmuştur. Krizden etkilenen ve gelirleri azalan tüketiciler gelirleri yeniden yeterli seviyeye gelinceye kadar tatil planlarını ertelemektedir. Bütün bunlara karşın turizmin bir çok krizlerden etkilenmesine rağmen diğer sektörlere nazaran krizlere daha büyük bir direnme gücü ve becerisinin olduğunu da söyleyebilirim. Kriz dönemlerinde ülkelerin itici gücü olarak da kullanıldı. Çünkü turizm sektörü, istihdam kapasitesinin fazla olması, ekonomideki diğer sektörlerle ilişki içinde olması, ithalata bağımlılığının az olması ve ülkeye net döviz girişini sağlaması nedeni ile kriz esnasında ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Haftanın ilk günü koronovirüs önlemleri kapsamında aralarında Antalya’nın da olduğu 7 ilde seyahat kısıtlaması kaldırıldı. Özellikle sosyal medyadan gülümsetse de birtakım paylaşımlar yapıldı. Antalya’da fırtına var, kar yağdı,  çok soğuk gelmeyin gibi. Antalya’ya herkes gelsin, havasını içine çeksin, yaşasın, tatilin keyfini çıkarsın. Geçen yıl rakamları kadar olmaz ama yabancı turistlere de ihtiyacımız var. Antalya’da binlerce turizm çalışanı evlerinde otellerinden çağrılmayı bekliyor. İnanıyorum ki turizmin en yoğun geçtiği Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında Antalya’da herkesin yüzü güler.