Ortaokul 2. sınıftaydım …

Bir ödevimi yapmak için halk kütüphanesine gittim…

Kitap rafları arasında dolaşırken birden gözüme “İnce Memet” ismi takıldı ve meraklanıp aldım kitabı elime…

Meraklanmıştım, adım Mehmet olduğu gibi çok zayıf olduğumdan mahallede bana da “İnce Memet” derlerdi.

O an ödevi falan unuttum ve bir masanın kenarına ilişerek kitabın sayfalarını çevirmeye başladım…

O güne dek Teksas ve Tom Miks’ten başka ders kitaplarına bile el uzatmamış olan ben, İnce Memet’in sayfalarında kaybolmuş, zaman algısını yitirmiştim…

“Hadi oğlum, akşam oldu…”

Kütüphanecinin bu sözleri ile aymıştım…

Gözlerimdeki “bırak ta bitireyim şu kitabı” ifadesini fark eden Kütüphaneci, anlıyorum seni, dercesine baktı ve bana kitabı ödünç verdi…

Bu olayın üzerinden 60 yıl geçti ve kitap okumak benim için vazgeçilemez bir yaşama biçimi halini aldı…

***

Dün Kepez Belediyesince düzenlenen “Kültür ve Edebiyatın Başkenti Kepez” Çalıştayında konuşmacı olan gazeteci, araştırmacı “Cem Seymen’in” konuşmasına başlarken ekrana yansıttığı bir abajurun ışığında kitap okuyan ve arka planda da okuduğu kitabın hayalinin çizgileri olan bir çocuğun resmi beni bu anıma sürükledi.

Seymen, o vurucu resmi anlatırken birden bir cümle sarf etti…

“Bir kitap bir hayatı değiştirir…”

Evet, çok doğru bir söz olduğunu kendi hayatımdan doğrulamıştım zaten…

60 yıl öncesinin bu olayını sorgulamak belki çok yanlıştır ama hayatın rastlantıları insana öylesine “oyunlar(!)” oynuyor ki, okulda doğru dürüst ödev yapmayan benim o ödev için kütüphaneye gitmem ve raflara bakarken o kitaba denk gelmem ve bunun 60 yıl sonrası devasa bir kitaplığa sahip olmamla sonuçlanmasını açıklamak çok zor…

Ama bir kitabın bir değil, o bire bağlı yüzlerce hayatı etkilediği, değiştirdiği açık bir gerçektir…

***

Tüm bu anılar girdabında kendi kendime sorgulama yaparken birden görevlisi olduğum Çalıştay Masasına döndüm…

Bu Projeye yıl boyu yapılacak etkinliklerin belirlenmesi ile ilgili masada on kişi vardık…

Konular arasında sıçramalar yaparken ortaya koyulan fikirlerden ve yapılan beyin fırtınasının rüzgarından savrulmamak için kendimi zor tuttum…

Hele o gençler…

Her biri birer cevher ve biz işlenmeye değil, işlemeye geldik diyen gözleri ve o gözlerindeki kıvılcımlardan her birinin kitap kurdu olduğunu anlamamak mümkün değildi…

“Bu çok özel Çalıştayı hazırlayan Sevgili Akif Aktuğ’a ve bunun için yol açan Sayın Mesut Kocagöz’e çok teşekkürler…”