Bugün Türkiye ile bazı gerçeklere değinelim..
Ülkemizin girdiği “bağımsızlık” yolunda bazı “hasta kafaları” iyileştirebilmenin bir yolunu bulabiliriz..
Önce bu yola Türkiye’yi sokan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “bütün dünyaya ve özellikle içimizdeki Türkiye düşmanlarına” mesajlarını okuyun..
Ama, Kemal Kılıçdaroğlu gibi çarketmeden..
“Her uygulamanın altında bir şey arıyorum” diyen Fatih Portakal’ın hastalıklı kafası gibi düşünmeden..
Okuduğunuzu (gerçekten) anlayın yeter..

O PISIRIK TÜRKİYE YOK ARTIK
- Türkiye kendine geldikçe, gücünün farkına vardıkça birileri ne yapacaklarını şaşırıyor.. Çünkü güçlü ve bağımsız Türkiye demek, kendine biçilen rolü sorgusuz sualsiz kabul etmeyen ülke demektir..
- El kapılarında üç kuruşa boyun eğen bir Türkiye’ye alışkın olanlar ülkemizin bugünkü konumunu içlerine sindiremiyorlar..
- İkinci bir Kurtuluş Savaşı verdiğimiz bir zaman diliminin tam ortasındayız.. Türkiye içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılıyor..
- Ülkemiz tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlileştirilmek, boyunduruk altına alınmak isteniyor..
- Eski, o pısırık Türkiye’ye alışmış olanlar iddialı, vizyoner ve güçlü bir ülkeyi, güçlü bir Türkiye’yi hazmedemiyorlar..
- Türkiye’nin bağımsızlığına leke sürdürmeme kararlılığı, evet birilerini ciddi olarak rahatsız ediyor..
- Türkiye’nin yükselişini engellemek, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını durdurmak için çok yönlü, çok aktörlü kirli bir plan uygulanıyor..
- Bu planın içinde ekonomik tetikçilik var, bu planın içinde millet iradesini tank ve topla esir alma var, bu planın içinde mezhep ve etnik temelli kışkırtmalar var..
- Bu planın içinde terör örgütlerine sahip çıkma, teröristleri baş tacı etme var..
- Son dönemdeki Amerika ile Türkiye arasındaki vize gerginliği bunun en güzel ifadesidir..
- Amerika’nın, Türkiye gibi bir stratejik ortağını, bir kendini bilmez büyükelçiye feda etmesi kabul edilemez..
- Biz asırlara baliğ olan bir devletiz, biz bir kabile devleti değiliz..
- Biz Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz, bunu kabul edeceksiniz.. Bunu kabul etmediğiniz takdirde kusura bakmayın, biz size muhtaç değiliz..
- Ülkemize diz çöktürmek için alınan kararlardan kendi hükümetini sorumlu tutan kişi aklını, hırslarının emrine vermiş bir zavallıdır.. Bu tarz hezeyanlar ana muhalefet partisinin genel başkanından çıkıyorsa bu zatı yerli/milli göremem..
- Bunlar Amerika’daki liderlerin, affedersin lider poposunu tırabzana dayıyor, o da karşısında el pençe divan duruyor.. Bu dönemler geride kaldı, böyle bir Türkiye yok artık.. Öyle el pençe duran bir Türkiye yok..
- Bunu herkes görecek, bilecek, buna göre konuşacak..
- Demokrasimize kastetmiş darbecilerin, sokaklarında elini kolunu sallayarak gezdiği hiçbir ülkeden, Türkiye’nin demokrasi dersi almaya ihtiyacı yoktur..
- Başkentlerinin en merkezi meydanlarını terör örgütlerine tahsis edenler, Kandil’deki terör baronlarıyla doğrudan hat kuranlar, bize diplomasiden bahsedemezler..

ALGI OPERASYONU TUTMAYINCA
Şimdi de “dışarıya” bir bakalım..
Darbe girişimi, terör saldırıları ve uluslararası piyasalardaki dalgalanmalara karşı güçlü bir duruş sergileyen Türkiye’nin “bağımsızlık” konusundaki kararlı tutumu, “ekonomi baronlarının kuruluşlarına” da geri adım attırdı..
Türkiye yüzde 5’in üzerinde büyüyünce uluslararası kurum ve kuruluşların neredeyse tamamı çark etti..
Aralarında sıfırcı hocaların da bulunduğu birçok uluslararası kuruluş Türkiye’deki büyümeyi yüzde 5 bandına çıkarmak zorunda kaldı..
Aralarında 3-4 kez revizyona gidip başı dönenler de var..
Bu ne demek?
1- “Türkiye’nin ekonomik yükselişindeki istikrarı kabul ediyorlar” demek..
2- “Türkiye’nin yatırım yapılabilir bir ülke” olduğunun dünyaya ilanı demek..

IMF’İN ÖNERİSİNE DİKKAT
Bu arada..
Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası’nın yıllık toplantıları Washington’da başladı..
Toplantı öncesi, “eşitsizlikle mücadele” başlığıyla bir rapor yayımlandı..
Bu raporda IMF analistleri şunu önerdi:
“Gelir eşitsizliğinin arttığı ülkelerdeki kanun yapıcılar, en zengin kesim için ciddi derecede daha yüksek vergi oranı getiren vergi reformlarına yönelin..”
Olacak şey değil..
Farkında mısınız, “kapitalizmin en önemli temsilcisi” kapitalistleri ciddi anlamda zora sokacak bir öneri sunuyor..
Üstelik, asla gerçekleşmeyecek bir öneri bu, “bir ütopya” yani..
Bakalım altından ne çıkacak..

ÖNCE İÇİMİZDEKİLER ANLASIN
Tekrar edip, bugünkü yazımızı noktalayalım;
O pısırık Türkiye’ye alışmış olanlar, bu alışkanlıklarını terk etmek zorundalar..
Bunu önce içimizdeki düşmanlar anlayacak, hazmedecek ve kabul edecek..
Sonrası kendiliğinden gelir, hiç endişelenmeyin..
Yetir ki dikkatli olun, uyanık olun, ülkenizin aleyhine olanlara prim vermeyin..
İyi haftasonları diliyorum..