Batı Çevre Yolu üzerine daha önce de bir yazı yazmış ve bu yolun bir çıkmaz sokağa döndüğünü söylemiştim. Büyükşehir ve alt kademe belediyeleri arasındaki görüş farklılığından dolayı çıkmaza giren bu yolla ilgili olarak Antalya Milletvekili Menderes Türel de bir takım açıklamalarda bulunmuş.
Yolun kamulaştırma bedelinin 35 trilyonu bulduğunu belirten Türel, Akaydın ile Böcek kavga ediyor diye 35 trilyonu sokağa atamayız demiş. Konunun Akaydın-Böcek kavgası boyutunu bir kenara bırakırsak 35 trilyonun sokağa atılacağı fikrine aynen katılıyorum.
Büyükşehir Belediyemizin bu konuda sahip olduğu görüş belli. Yeşil alanları kaybetmek istemiyorlar. Aynı durum Kepez Belediyesi sınırları içindeki alanlar için de geçerli. Hatta olaya daha geniş bir açıdan bakarsak Kırcami için de aynı şey söz konusu. Yıllardır açılan davaların da maksadı yeşil alanları korumak.
Peki, bu yeşil alanlar nasıl yeşil alanlar? Birçoğu, belki de tamamı özel mülk olan yeşil alanlar. Çoğunun tapusu var. Benim anlamadığım şey, özel mülklerin içindeki çalı, çırpı ve ağaçların yeşil alan olarak görülmesi.
Özel mülk adı üstünde özel bir şahsa ait olan mülktür. Kamunun o mülkte söz hakkı olamaz. Hatta ancak parasını ödemek şartıyla el koyabilir. Yarın öbür gün bu alanlarda mülk sahibi olan vatandaşlar arazilerinin içindeki yeşillikleri ortadan kaldırırlarsa ne olacak? O zaman Büyükşehir Belediyemiz planı yapacak mı?
Mesela Avni Tolunay Mahallesinden başlayarak kuzeye doğru tüm vatandaşlar isterlerse yarın iki ilaç sıkıp arsalarındaki tüm bitki ve ağaçları yok edebilirler. Ağaçları kestirip satabilirler. Zaten yapılmıyor mu? Yapılıyor. Vatandaş yatırım amaçlı da dikiyor ağacı. Günü gelince kesip paraya çeviriyor. Çocuğunu evlendiriyor.
Böyle bir şeye kim karışabilir? Adamın özel mülkü. İster eker ister keser. Böyle bir alanı “yeşil” olarak görmek ne kadar doğrudur? Öte yandan gecekondu semtlerimiz diğer semtlere nazaran daha yeşil. O zaman oralarda da mı imar çalışması yapılmasın? Öyleyse ağaç gördüğümüz hiçbir yerde imar düzenlemesine gitmeyelim.
Aslında kastettiğim şey elbette ki yeşili katletmek değil. Benim demek istediğim şey yeşil alan dediğimiz alanın kamuya ait olmasıdır. Kimsenin oraya dokunamadığı, zarar verenlerin yasalar çerçevesinde cezalandırıldığı yerdir yeşil alan.
Bugün ormanlarımızdan tutun, kent içindeki parklara kadar hepsi kamuya ait yeşil alanlardır ve gerçek akciğerler onlardır. Özel mülktekiler ise bir bakarsınız bugün yeşillik olmuş başka bir gün dümdüz bir toprak parçası.
İşte bu yüzden Büyükşehir Belediyesi’nin yapması gereken şey bölgeyi, yeşil alanlara yeterince yer vererek, planlamaktır. Ancak bu şekilde nitelikli ve kalıcı yeşil alanlarımız olur. Asıl olması gereken de budur.
Trend Haberler

Deniz Servan Narin öldü mü? Arkadaşları ve yakınlarından haber geldi!

Manavgat’ta büyük gurur

Okulu, Kunduz’da rövanşı kaybetti

Antalyaspor tribünlerine yeni soluk: Maraton Marjinal resmen kuruldu

Menderes Türel: ‘Antalya’nın yıllarını çaldılar’

Kemer'de hareket ve coşku bir arada