Ne zamandır hep kaleme almayı düşünüyordum, geçtiğimiz günlerde dostların, “Beach Park’ta neler dönüyor” sorusunu görünce yazmayı hatırladım.
Beach Park’ta bırak bir şeylerin dönmesini, Aktur Lunapark’ın para kazanmak için kira karşılığında tuttuğu yerdeki dönme dolap bile dönmüyor.
Çünkü Beach Park, göz göre göre yok edilme pahasına maddi-manevi baskıların yanı sıra, mezbeleliğine dönüştürülmekten geri durulmadı.
Gündüzleri gitmek için cep dolu, geceleri açısından ise mangal gibi yürek gerekmeye başladı.
Hani uzunca bir süre, “Antalya’nın dünyaca ünlü plajı Konyaaltı” diye tarif edildi ya.,
Bundan sonra, “Antalya’nın dünyaca ünlü sahil kenarındaki mezbeleliliği” denmeye başlanmış kimin umurunda ki?
Beach Park’ın arka taraflarındaki işletmelerin tamamına yakını kapılarına kilit vurmuş.,
Bırak arkadakileri arkadaş.
Zaten akşam karanlığı çöktü mü, oradan geçemezsin. Geçmek isteyen de belinde silah taşıyıp ya gözünün kara olması veya beraberinde koruma taşıması gerekir.
Ön tarafında kaç işletme kalmış ki, sen arkadan bahsediyorsun.
Haaaa.,
Bize ne yahu!.
“Orası özel bir işletme ve daha yakın bir zaman öncesi Türkiye’nin en büyük Holdinglerinden birisine satıldı ve başka beyinler geliyor.”
Benim anlayamadığım bir husus var ki, “Beach Park’ta esnaflar birer birer uzaklaştırılıyor. Park’a her geçtiğimiz gün kan kaybettiriliyor”
Esnaf kendi altını oydu.
Bir’e 3 kazanmaktan yola çıkan zihniyetler.,
Cebinde en az 50 TL’si olmayanın giremediği mekanlar.
4 TL Oto Park ücreti alınıp, giriş-çıkış yapan aynı araçtan ikinci bir park ücreti talep eden beyinler.
“Türkiye’nin birasını burada içemezsiniz. Bizim ön gördüklerimizi alabilirsiniz” diretmesini gösteren.
Düne kadar sahil tarafındaki işletmelerde Türk rakısı yasaktı.. İş biraz sıkıya geldiğinde, Her şey serbest denildi, denilmesine de, millet kuş olup uçtu arkadaş.
İçi katkılı sarma cigaralık dağıtsanız nafile.,
Geriye de zor gelir.
Beach Park’ta ne ve nasıl bir dolap döndüğü beni zerre kadar ilgilendirmiyor.
Beni, Antalya’nın kavurucu sıcağından kurtulabilmek adına Antalya ile özdeşleşen Konyaaltı Plajında Antalyalıların nasıl gönlünce denize girip, güneşleneceği ilgilendiriyor.
Her yer parsellenmiş.
Konyaaltı sahili ise yıllardır parselli.
Hasan Subaşı zamanında belli bir süreliğine Konyaaltı sahilini alanlar, Subaşı’yı eskitti, Bekir Kumbul’u eskitti, Menderes Türel’i eskitti, Mustafa Akaydın’ı da eskitmekle meşguller.
Ve o süre hala dolmuş değil.
Biri gitmek üzere bavulunu hazırlıyor, diğeri gelmek için bavulsuz yola düşüyor.
Ortalıkta gözükmeyen o bavullar kapalı kapılar ardından ağzına kadar para mı dolduruluyor ve kendi aralarında değiş tokuşlar mı yapıyorlar bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var ise,Antalya’nın tarihi Kaleiçi yıllar boyu ölmemek için çırpındı durdu, bugün “dünyaca ünlü” tarifiyle kalemlere alınan Konyaaltı..
Benim ülkemin defalarca uluslararası alanda ödül almış hatta kente gelen turistlerin tek tercihi Efes Pilsen birasını, yine dünyaca ünlü Aslan Sütü’nü (Rakı) Beach Park’a sokmayan, esnafı batıracak dereceye getiren yüksek kira taleplerini üreten zihniyetlerdir Beach Park’ın katilleri.
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Ali Yılmaz gözaltında

Yapay zeka terapi yerine geçemez: Empatiyi sadece taklit eder