Büyükşehir Başkanımız..
Ne zaman bir mahalle toplantısına gitse..
“Antalya’ya hizmet”i anlatmak yerine “genel siyaset” yapmayı yeğliyor..
Daha doğrusu..
Antalya için yapacağı bir şeyi konuşuyormuş gibi yapıyor, ama sürekli olarak dikkati merkezi hükümete çekip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor..

Son örnek..
Önceki gün Kızıltoprak, Çaybaşı ve Gençlik mahallelerini gezdi yine..
Mahalle sakinlerinin sorunlarını dinler gibi yaptı..
Daha “Halkkart”ın üstesinden gelemeyen belediyeyi “artık güçlendi” diye anlattı..
Bir önceki yönetimin yaptığı “borçlanmayı” yerden yere vurduğunu unuttu, “borçlanabilir bir belediye haline geldiklerini” söyledi..
Ama, en önemlisi..
“Stadyum”la ilgili sözleriydi..
Antalya’ya uzun yıllar hizmet verecek bir stadyum yapmaya hazır olduğunu, bu konuda en büyük sorunun “yer tahsisi” olduğunu söyledi..
Ve ilave etti:
“Ne zaman stadyum yapmak istediğimizi söylesek, merkezi kanattan biz yapacağız diye açıklama geliyor..
Biz yapacağız diyorlar ama bir gelişme yok..
Yapmayacaksanız bize yer gösterin, biz yapalım..”

Çok değil, 2 yıl öncesine dönelim..
“Yer tahsisi” yapıldı..
Proje hazırlandı..
Tahsis edilen yer kazılmaya başlandı..
Ama..
Seçim geldi, yönetim değişti..
“Antalya’ya yapılacak her türlü yatırıma karşı çıkan” sivil toplum örgütleri, muhalefet partileriyle birlik olup bunu engelledi..
Gelişmeleri bütün Antalya izledi, izliyor..
Projenin gerçekleştirilmesi karşılığı yapılacak olan rezidansı, “kentin kalbine saplanan hançer” olarak yorumlayan Akaydın, hemen yanıbaşındaki onlarca hançer için (Meltem Mahallesi) tek kelime etmedi..
Sonunda bir plan notunun iptalini bahane edip, projeyi rafa kaldırdı..
Ne uğruna?
“Menderes Türel’in adının yaşamasını istememek” gibi bir kıskançlık uğruna..
Şu ana kadar stadı yapacak olan şirkete tazminat olarak 19 milyon lira ödendi..
Bu para babasının değil, Antalyalının parasıydı..
Basketbol Dünya Şampiyonası kaçtı, Antalya en az 150 milyon dolar kaybetti..
Ama.
Kimse çıkıp da, “hooop n’oluyor yahu” demedi..
Her yatırıma maydanoz olan o sivil toplum örgütleri sesini çıkarmadı, çıkarmıyor..
Davalar sürüyor, tazminat ödemeleri devam edecek, bunu bilesiniz..
Bunu da yine –Akaydın değil- Antalya halkı ödeyecek..

Dönelim bugüne..
Önce “ben yapmam, hükümet yapsın” diyordu..
Ama..
Antalya kamuoyundan “Antalya’ya stad yapılmalı” türünden baskılar gelince, “para versinler yapayım” demeye başladı..
Şimdi de, “kaynağımız var, yer göstersinler yapayım” noktasına geldi..

Başkan’a bu konuda ben yardımcı olayım..
UEFA uzmanları, futbol uzmanları, Futbol Federasyonu uzmanları bütün Antalya’yı gezdiler..
Yeşilbayır’ı da, Pınarlı’yı da, Kundu’yu da..
Hatta Dokuma’yı da..
Ve “kriterlere uygun bir tek yeri” işaret ettiler Yüzüncü Yıl’ı..
Menderes Türel, o yeri “ezbere” seçmemişti..
Ey Akaydın Başkan..
UEFA’nın da kabullenebileceği bir stad yapabileceğine inanıyorsan..
Tek adres, tek yer “100. Yıl alanı”dır..
Ama sen ne yaptın?
“Spor tesisi” alanını, “belediye hizmet alanı”na çevirmeye kalktın..
GSGM de bunu yedirmedi ve elinden alıverdi..
Şimdi de çıkmış, “yer göstersinler stadı ben yaparım” diyorsun..

Yahu Başkan..
N’olur inanılacak bir şey söyle artık..
Ağzını açtıkça batıyorsun..
Hem senin “eğlenmek ve eğlendirmek” gibi “çok iyi yaptığın” işler var..
Git onunla uğraş..
Stad gibi, ulaşım gibi, kente özellik katacak projeler gibi işleri “işini ciddiye alan”lara bırak..
Sen rakını iç, kıvır, salla..
Antalya senin bu halini daha çok seviyor..