Dünya Bankası İnsani Kalkınma Sektörü bir rapor hazırlamış..
“Gezi olayları”ndan önce..
Demişler ki:
“Türkiye kalkınma yolunda önemli bir dönemeçte..
Türkiye için gelecek nesillere yatırım yapmak..
Bu neslin gelişimi ve ülkenin kalkınmasına yapılacak katkılar üzerinde önemli etkiler yaratacaktır..”
Çok doğru, yerinde, akılcı bir tespit..
…
Devam ediyorlar:
“Gençlerin önündeki fırsatları genişletmeyi..
Daha bilgilendirilmiş bir şekilde karar verme olanaklarını artırmayı..
Ve fırsatları kaçırmamaları halinde onlara ikinci bir şans vermeyi..
Hedefleyen politikalar, gençlerin okuldan işe geçiş sürecini kolaylaştıracaktır..
Türkiye'nin büyümesine ve yoksulluğun azaltılmasına da katkı sağlamalarını sağlayacaktır..”
Teoride çok doğru, ama pratikte uygulanması son derece zor bir tespit..
…
Devam ediyorlar..
“Eğer Türkiye'nin gençleri çalışma dünyasına iyi hazırlanmazsa..
Ve iş gücü piyasası da bu gençler için daha fazla iş yaratmazsa..
Büyük genç nüfus grubu sosyal ve ekonomik baskı ve gerilim kaynağı haline gelecektir..”
…
Dahası da var..
“Türkiye'nin 15-24 yaş arası nüfusunun sadece yüzde 30'u istihdam edilebiliyor..
Ve..
Yüzde 40'ı da ne okula gidiyor, ne de çalışıyor..”
Bu tespit de doğru..
…
Raporu biraz daha açacak olursak, adamlar şunu söylemek istiyor:
“Ülkenizdeki gençlerin ‘faal olmama oranları’ sizi endişelendirmeli..
Onları, üretecek şekilde yetiştirin..
Ve ellerine çalışacakları bir iş verin..
Boş gezdirmeyin..
Bunun için de iyi eğitin, iyi ekonomik politikalar üretin..
Yoksa, hepsi başınızın belası haline gelecektir..”
Dedikleri de çıkıyor..
…
Dönelim şimdi gençlerimize..
…
İstisnaları saymıyorum..
Ama..
15-24 yaş arasındaki gençlerimize iş beğendirmek pek mümkün değil..
Kendilerine ait bir oda istiyorlar..
Telefon, faks, bilgisayar elinin altında olsun istiyorlar..
En önemlisi de..
Dolgun maaş istiyorlar..
Yoksa?
Burun kıvırıp gidiyorlar..
…
Eğitmek ve ekonomi politika üretmekle ve istihdam yaratmakla yükümlü olanlar ise..
Siyaset yapıyorlar..
Para babalarının istediklerini yerine getiriyorlar..
Birbirleriyle kavga ediyorlar..
Günlük hesap peşinde koşuyor, geleceği hiç düşünmüyorlar..
…
Gün geliyor..
O gençler büyüyor..
Ve kendileri için eğitim vermeyen, ekonomi politikalar üretmeyenlerin yerini alıyor..
Bakıyorsunuz..
Her şey aynı hamam aynı tas..
Yıllar ve nesiller böyle geçip gidiyor..
…
Dönelim günümüze..
Gezi olayları sırasında oldukça fazla boy gösterip “kocaman kocaman” laf eden gençlerimizi gördük, gözlemledik..
“Kendileri için eğitim ya da ekonomi politikalar, hatta iş imkanı üretilmesini” isteyenine rastlamadım..
“Özgürlük, demokrasi, laiklik” isterken, bunların eğitim ve ekonomi politikalarla çok yakın bir ilgisinin bulunduğunu hiç akıllarına getirmediler..
Hepsi değil elbet, ama çoğu, kendilerine “BEDAVA” yiyecek-içecek, hatta para verenlerin istediklerini yaptılar..
“Kolay para kazanma”yı, bununla da günlük yaşamayı kar saydılar..
Uzantıları hala devam ediyor..
…
Şimdi..
Yukarıdaki raporu bir kez daha okumanızı isterim..
Okuyun ve şu soruma cevap verin:
“Gelecekte ne bekliyor bizi?”