Bugün yine bir “Baykal-Akaydın” yazısı yazacağım..
Bakalım “CHP’li yazar” arkadaşlarım buna da bir “kulp” takacaklar mı..

…………………

Önce Baykal..
Biliyorsunuz, ANSİAD siyasetçileri davet ederek hem fikir alışverişi yapıyor, hem bilgileniyor, hem de istek ve dileklerini anlatıyorlar..
Geçtiğimiz gün de Deniz Baykal’ı davet ettiler..
Davette Baykal konuşurken, kendisine “Yıldıray Sapan”la ilgili bir soru yöneltildi:
“Yerel gazetelerde yazıldı, okuduk..
Şaibeli bir insanı neden listenize aldınız?”
Cevaba dikkat:
“Eğer bu kişinin bir şaibesi varsa,mahkemeler var..
Yok eğer bahsettiğiniz bir takım dedikodular ve özel yaşamla ilgili ise, biz bunu parçası olmayız..”

Vay vay ki vay vay..
Koskoca(!) Baykal’a bakın..
Bir zamanlar bu ülkenin yönetimine talip olan biri..
-Karakol tutanaklarına yansımış..
- Mahkeme tarafından yargılanıp “şiddet”ten mahkum olmuş..
- Eşine yaptıkları ve eşinin annesi ile ilgili sözleri nedeniyle büyük tepki toplamış..
Ve “seçilebilir” bir yerden aday gösterilmiş birinin yaptıklarına “dedikodu, bizi bağlamaz” diyor..
Olacak şey değil..
Yıldıray Sapan’ın bu yaptığı “özel hayat”a girmez..
Çünkü, yaptığı şey (yani eşini dövmesi) yasalara göre bir “suç”..
Nihayet bunu gösteren bir mahkeme kararı da var..
“Suç” ne zamandan beri “özel hayat” olarak görülüyor?
Anlayan beri gelsin..

CHP’ye gönül vermiş olanlar (özellikle kadınlar)..
Sapan’ı ve Baykal’ı içlerine sindirebilecekler mi acaba?
13 Haziran’da göreceğiz..

…………………

Gelelim Akaydın’a..
Ak Partili olmayanlar tarafından “büyük büyük” umut olarak görülerek seçilmişti..
Öylesine “uçuk” vaatlerde bulunmuştu ki..
Millet, “e koskoca profesör, yalan yere söz verecek değil ya” deyip, Türel’i devirdiler, koltuğa oturttular..
O gün bu gündür..
Söylediklerini inkar eden ya da çarpıtan..
Kentin öncelikli hizmet bekleyen işleri dururken, hemen her hafta farklı bir “eğlence-şenlik” düzenleyerek trilyonlar yatıran..
Ve “parasızlık” edebiyatı yapan..
Akaydın’a “tepki” çığ gibi artmaya başladı..
Şu birkaç gün içinde olanlar bunun en güzel göstergesi..
Kaleiçi’nin işgalini kimse istemez..
Ama..
Bir alternatif bulmadan ve göstermeden esnafa, “çık git kardeşim” dersen..
Onlar da gelir, yazar kasalarını belediyenin önüne atar..
Ve..
“Hani nerde verdiğin sözler” diye hatırlatma yapar..

10 dakika gidip sarıldığın yaşlılarla boy boy fotoğraf çektirip gazetelerde yer almak, 2.5 yıldır bir daha yanlarına uğramamak maharet değil herhalde..
Nitekim
Fethi Bayçın Huzurevi sakinleri de kendilerine verilen ve tutulmayan sözlerden dolayı Akaydın’a tepkili..
“Belediyeye bağlı huzurevine yağdırıyor, bize gelince vaadini tutmuyor” diyorlar..
Halkkart’ı birine vermiş, birine vermemiş..
İçlerinden biri diyor ki:
“Buradaki sakinlerin alay konusu oldum..
‘Çorumlu yapacağını yaptı’ dediler..
Ben de Çorum doğumlu olduğum için yerin dibine battım..”

Akaydın’a tepki örnekleri o kadar çok ki..
Yeri geldikçe anlatacağız elbet..
Acaba, birinden etkilenir de “artık sözünü tutar mı” diye..
Sizce tutar mı?