Toplu ulaşımımızdaki sorunları yaz yaz bitiremiyoruz. Yerel seçimlerin üzerinden iki buçuk yıl geçmek üzereyken yani ilk yarının son dakikalarında, bir gol daha yedik. Toplu ulaşımda kartsız binişler 2 buçuk lira oldu. Hemen akabinde de kartın fiyatı 10 liraya yükseltildi. Aynı Kenan Evren’in ortasında kalkıp gittiği söylenen 8-0’lık Türkiye-İngiltere maçı gibi. Bu skorla Sayın Akaydın daha ilk yarıda galibiyeti kesinleştirdi.
Şöyle bir düşünelim. Ant-Kart iptal edilip, aldığımız kartlar elimizde kalınca ilk golü yemiştik. Erken yenen ilk golün şokuyla yeni kartı beklerken ikinci golü yemiş olduk. Zira süreç uzadıkça uzadı. Yeni karta 8 lira verince üçüncü golü yedik. O zamanlar bazıları 6 ay içinde kart parası geri yüklenecek diyordu. Dördüncü gol altıncı ayın sonunda geldi. Sonra kartsız binişe gelen iki zamla da beşinci ve altıncı golleri yedik. Son golü de karta yapılan son zamla kalemizde gördük.
İşte ulaşımda yeni dönem. İşte çağdaş belediyecilik. Bir yandan Büyükşehir Belediyemiz her gün güya 15 bin çocuğumuza süt verirken o çocukların ana-babaları otobüse binmek için 2 litre süt parası veriyorlar. Kart almaya kalkarlarsa da gitti 8-10 litre süt parası. Kaşıkla verip kepçeyle almak bu olsa gerek.
Bir zamanlar da bir CHP vardı Antalya’da. Halka kart dayatılamaz diye bas bas bağırıyordu. Ant-Kart’a Rantkart adını takmışlardı. Parayla kart mı satılır diyorlardı. Nerede o bağıranlar? Niye susuyorlar?
Gerçi susmaları çok doğal. Devrin CHP’li Ankara valisi Nevzat Tandoğan “ Bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz” demişti. Yani toplu ulaşımın mahvedilmesi gerekiyorsa onu da en güzel CHP mahveder. Halka kart dayatılacaksa onu da en güzel CHP dayatır. Onlar yaparsa iyidir. Başkası yaparsa kötüdür.
Ama bir şeyi unutuyorlar. Bu maçın sonunda bir de penaltı atışları var. 2014 Mart’ında her vatandaşa bir penaltı hakkı verilecek bakalım o zaman skor ne olacak?