Ayda bir kez bisikletle ilgili yazılar yazıyorum. Yazacak başka konu bulamadığım için değil. İstiyorum ki bu konu gündemde kalsın. Bu yazıyı okuyan yöneticilerimiz bu konunun önemini anlasınlar. Ellerini taşın altına soksunlar.
Youtube’da bisikletle ilgili videolar izliyorum. Hollanda’da kar, kış, soğuk, yağmur demeden insanlar bisiklete biniyorlar. Takım elbiseli erkekler de var. Abiye kıyafet giyinmiş bayanlar da. Çünkü bisiklet bir yaşam biçimi halini almış onlarda.
Hava kirliliği diyoruz. Her gün Antalya trafiğine çıkan binlerce aracın bu kirlilikte payı yok mu? Elbette ki var. Tıkanan trafikten, işimizi görmeyen ulaşım sisteminden dert yanıyoruz. Şehrin yapay ortamında her geçen gün bozulan sağlığımızdan bahsediyoruz. Bisikletli ulaşım tüm bu kilitleri açacak anahtardır. Tabi kavrayana.
Antalya, bisiklet için en ideal şehirlerden birisi. Defalarca yazdım. Bu iş Antalya’da olmazsa başka hiçbir şehirde olmaz. İklimi müsait, yokuşsuz bir şehirde yaşıyoruz. Futbol tabiriyle zemin futbol oynamak için müsait.
Ama nedense büyüklerimiz bir türlü sahaya çıkamıyorlar. Cesur adımlar atıp halka örnek olamıyorlar. Makam arabalarından inemiyorlar. Ya işlerine gelmiyor, oy kaybetmekten korkuyorlar. Ya da bu işin önemini kavrayacak vizyona sahip değiller.
Bugün trafik sorunumuzla ilgili olarak alınan önlemlere bakalım. Battı-çıktılar, yonca kavşaklar, akıllı kavşaklar, güzergah düzenlemeleri… Seçim öncesi verilen vaatlerin çoğu trafiğe ilişkin. Her şey özel araçları rahatlatmak için. Özel araçlar rahatlasın ki yenileri çıksın trafiğe. Nereye kadar? Millet toplu ulaşımı özendirir bir hususi otomobili özendiriyoruz.
Halbuki her şey çok farklı olabilir. Düzgün bir toplu ulaşım ve buna entegre edilmiş bisiklet kullanımı Antalya’nın ulaşım sorununun en basit, etkili ve ucuz yoludur. Akıllı kavşaklara da gerek kalmaz o zaman, yonca kavşaklara da. Yeter ki insanları arabadan indirip toplu ulaşıma ve bisiklete bindirebilelim.