Nerede uzun araç kuyruğu var, yine nerede tıkanmış bir kavşak var onları görebilirsiniz.

Başta alkol bağımlıları ve diğerleri. Bir de ihtiyaçları var veya yok duygu sömürücüleri. Sürücülere rahatsızlık vermelerini bir kenara koyuyorum, ışık yeşile döndü arkadaki sürücü fark etmedi ve üzerinden çiğneyip geçti. Bu durumda suçlu kim oluyor, sürücü mü onlar mı?

Kent birçok noktada mobese kameraları ile izleniyor, birileri mutlaka görüyor.

Her kurum benim sorunum değil anlayışı ile olaya yaklaşırsa toplumu derinden yaralayan üzücü bir hadise cereyan ettiği gün, işte o gün birbirimizin yüzüne anlamsız bakışlarla bakacağız, suçluyu arayacağız.

Cam silmek veya mendil satmak için aracına yaklaşılan sürücüler endişeli, ‘bana, aracıma zarar vermesin’ düşüncesiyle camını indirip para veriyor. Bu kişiler kimler olabilir sohbetlerinde ilk söylenen ‘Suriyeliler işte onlar bizim insanımız değil.’ Bu kişilerin Suriyeli olduklarını nasıl anlıyorlar düşündürücü.

Kim olduklarının ne önemi var ki sonuçta hepimiz insanız.

Kanayan yaraya pansuman yapabiliriz.

İçimizde yaşayan bu insanlara ulaşıp, onları topluma kazandırmalıyız.

Devletin ilgili kurumları proje üstüne projeler geliştiriyor. Antalya’daki sivil toplum örgütlerinden devletin bu ilgili kurumlarının projelerini destekler çalışmaları da görmek isteriz. Merkezde ve bazı ilçelerde Kent Konseyleri vardır, mutlaka bu sorunla ilgili olarak da komiteler bir araya gelerek tartışıp çözüm yollarını belirliyorlardır.

STK’ların da keza mutlaka bu yönde çalışmaları vardır. Bu kişilere gerçekten ulaşıp yardımcı olmak isteyenler mahalle muhtarlarıyla buluşmalıdır.

Her muhtar mahallesinde kimler yaşıyor biliyor.

Antalya hızlı büyüyor, bir zamanlar gecekondu varoş diye tabir edilen bölgeler kentleşti, kentleşme sürecinde olan mahalleler de var.

Antalya hepimizin bu insanlar da bizim.