Antalya’ya geldiğim 1995 yılından bu yana dikkatimi en çok çeken şey şu:

Başta yöneticiler olmak üzere..

STK başkanları da, siyasetçiler de, işadamları da, medya da Antalya’nın bir “kent” olduğunun hala farkında değiller..

Bu nedenle de “büyük” düşünmüyor, “küçük hesap” peşinde koşuyorlar..

Antalya 31 Mart 2014 sabahından itibaren de 640 kilometrelik sahile sahip bir “Bütünşehir” oldu..

Yönetimiyle-hizmetiyle bunu nasıl idrak edecekler, gerçekten merak ediyorum..

“Küçük hesap”tan kastettiğim şu:

Türkiye’nin en büyük sorunlarının başında gelen “siyasi kirlenmişlik” Antalya’da hüküm sürüyor..

Muhalefet yapmayı bile beceremeyen “muhalefet partileri”nin temsilcileri..

İktidarın yaptığı ya da yapacağı her şeye “karşı çıkmayı” muhalefet sanıyorlar..

Kafası çalışmayan..

Ya da siyasetçilerden beslenen bazı gazeteciler de buna alkış tutuyor..

Muhalefeti “haklı” gibi göstererek, kafaları bulandırıyor..

Sonunda ne oluyor?

Antalya için yapılacak hizmet ya gecikiyor ya da çok pahalıya mal oluyor..

Ve ne yazıktır ki, bu zihniyet hiç bitmiyor..

“Vurun Kahpeye” filminde öğretmeni taşlayan..

“Kubilay”ı şehit eden zihniyet..

Varlığını hep sürdürüyor..

Eğri oturup doğru konuşalım..

Yılda 11 milyondan fazla turist gelen bir yörenin, “dünya standartlarında olması gerek”..

Vizyonu daima geleceğe dönük olması gerek..

Menderes Türel ve yönetimi, önceki dönemde bunu yapmaya çalışıyordu..

Ama..

Antalya’nın bir “kent” olduğunun hala farkında olmayan..

Rahatına düşkün bir halk..

Bunu çok iyi kullanan ihtiraslı muhalefet..

Çıkarcı bir kısım medya organı..

Bunun devam etmesine izin vermedi..

Ve..

Geçtiğimiz 5 yıl –gerektiği gibi- hizmet alamayan Antalya’da sorunlar dağ gibi büyüdü..

Buna rağmen..

“Kirlenmiş siyaset”in esiri olan siyasetçiler, STK’lar ve gazeteciler seslerini bile çıkarmadılar…

Hatta..

Antalya’nın hala bir kent olduğunun farkına varmak istemeyen “kasaba kafalılar” neredeyse Antalya’yı yine “hizmet edemeyen”lerin eline bırakacaklardı..

Tanrı Antalya’yı korudu..

Yenilikleri yapmak da, uygulamak da kolay değil..

Alışkanlıklarımızı terk etmek de kolay değil, biliyorum..

Ama..

Eğer Antalya’da yaşamak istiyorsanız..

Bunun bir bedeli olacağını bilmelisiniz artık..

Tabii ki, Türkiye gibi gelir dağılımı adaletsizliğinin çok yüksek olduğu bir ülkede böyle söylememek gerek..

Gerek de..

Her şeyi eskisi gibi bırakıp, dünyadaki gelişmelerden uzak mı olalım?

Artık, “kasaba kafalılığı” bırakmak zorundasınız..

Bu kentte bir kentli gibi yaşamak istiyorsanız..

Bu kentte rahat hareket etmek istiyorsanız..

Bu kentte iyi kazanmak istiyorsanız..

Bazı rahatsızlıkları göze almak zorundasınız..

Antalya’ya tarihinin en büyük hizmetlerini yapmış olan Menderes Türel ve ekibine destek olmak zorundasınız..

Kendiniz için, çocuklarınız için..

Bu desteğinizin boşa gitmediğini göreceksiniz..