“Sayın Deniz Baykal’a teşekkür borçluyum. Gözbebeği Antalya için bana inandı, bana güvendi ve desteğini hiç eksik etmedi. Bu SEVGİ ve İNANÇ dolu, MÜŞFİK, İYİ KALPLİ insana Mustafa Akaydın olarak teşekkür ederim”
Akaydın bu sözleri yerel seçimlerin ardından söyledi. Hatta gazetelere tam sayfa ilanlar verdi. O zaman parti lideri Deniz Baykal’dı. Deniz Bey Genel Başkanlıktan ayrılınca, sırtını ilk dönen kişilerden birisi yine Akaydın’dı. İlk fırsat da kendince yeni Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yaranabilmek için, Baykal’a, “Antalya ve Türkiye’de yıllardan beri süren bir ENTRİKA, parti BÖLÜCÜ siyaseti var. Dedikodu, GAMMAZLAMA ve HİZİPÇİLİK var” dedi.
SEVGİ VE İNANÇ dolu, MÜŞFİK ve İYİ KALPLİ insan gitmiş, HİZİPÇİ, BÖLÜCÜ, GAMMAZCI, DEDİKODUCU Baykal gelmişti.
Bunun adı nedir sevgili okurlar?
Bana göre SATMAKTIR. Menfaati uğruna kimleri satmadı ki!..
Akaydın, Yıldıray Sapan kadar bile DELİKANLI olamadı.
Neden mi?
Deniz bey Genel Başkanlıktan çekildi. Yerine Kılıçdaroğlu geldi. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Sapan Antalya Milletvekiliydi. Bir gecede 81 ilin bir çok il başkanı, yıllarca Baykal ile siyaset yapmış milletvekilleri sırtını bu insana dönerken, o ve birkaç kişi “ahde vefa” gösterdi. O günden bugüne Baykal’ı satmadı. Baykal’a, “Bu sevgi ve inanç dolu, müşfik, iyi kalpli insan” diyen Akaydın ise anında satış işlemini bitirmişti.
Bir dipnot.
Bu tarafı ile “delikanlı” olmayı başaran Sapan, 2009 yerel seçimlerinden sonra başkanlıktan düşen Menderes Türel’i satmayanları da keşke anlasaydı.
Hayat böyle daha güzel..
İnsan geçmişine bakınca, vicdanen böyle rahat..
Merak ediyorum bu Akaydın bir gün o koltuktan ayrılınca, dönüp de geriye bakacak mı? Acaba sattığı insanlarla dolu bu memleket de, o insanların yüzüne bakabilecek mi?
Sattığı insanlarla dolu memleket diyorum. Çünkü; Örneği çok..
Başkan seçilmeden önce meclis üyesi aday listelerine bir tek isim yazdırmıştı. O ismi bir kez daha buraya yazıp, mağdur etmek istemiyorum. Seçimden sonra bildiğiniz gibi “Ekdağ’da rüşvet skandalı” patladı. O meclis üyesinin de (Daha sonra suçsuz bulundu) ismi bu işe karışınca, anında satış başladı. O meclis üyesinin “Ben başkandan habersiz bir şey yapmadım” isyanına rağmen, neredeyse “Ben bu adamı tanımıyorum” diyecekti. Boşu boşuna meclis üyeliğinden ayrılmasına bile neden oldu.
Yine ismini yazıp, bir kez daha gündeme getirmek istemediğim bir belediye zabıtasının esnaftan rüşvet aldığı iddiaları uzun süre konuşuldu. Hatta benim bir köşe yazıma konu olduktan sonra, Akaydın bana bu ismi sordurdu. Ben de verdim. O zabıta da “Ben ne yapıyorsam, üstlerimin haberi var” diyordu. Gelişmeler de adeta bunu doğruladı. Çünkü iki yıl boyunca bu adam işine devam etti. Organize ekipleri suçüstü yapana kadar. Akaydın yine tanımıyordu. Hatta yandaşları, “Polise Akaydın verdi” yalanını bile pompalıyordu.
Bir danışmanı, vakıf parasını “prezervatif” için kullanmakla suçlanınca, satış yine gündemdeydi.
Örneği çok, bu konuyu daha sonra yeniden yazacağım.