Antkart’ın iptalini..
Halkkart’ın ihalesi ile başlayan ve tam bir “halk soygunu” haline gelen uygulamaları..
Halkkart’la ilgili vatandaş şikayetlerini..
Halkkart’la ilgili, Antalya’nın uğratıldığı zararı..
Halkkart şartnamesinin uygulanmadığını..
Halkkart’la ilgili Akaydın’a defalarca sorup da alamadığımız yanıtları..
Hep aktardık..
Ve buna “dur” denilmesi için yetkili mercileri göreve çağırdık..
Birileri kör, birileri sağır oldu bu kentte..
Ama..
Şükür Sayıştay müfettişleri, bu dediklerimizi bir bir ortaya çıkardılar..
Konu şimdi Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor..

100. Yıl alanına yapılacak stadyum ve arenanın engellenmesinin bu kente çok pahalıya mal olacağını haykırdık..
Sadece “siyasi çekemezlik” nedeniyle Büyükşehir Başkanı’nın, Antalya halkının parasını “babasının parası gibi harcayacağını” söyledik..
Nitekim..
Menderes Türel döneminde projelendirilip yapımına başlanan 100’üncü Yıl Spor Kompleksi projesinin, mahkemenin “plan notunu düzeltin” kararı gerekçe gösterilerek iptal edilmesi, bile bile tazminata yol açtı..
Ve şimdi Sayıştay, o iptal nedeniyle CHP’li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın olmak üzere projenin iptaline yol açan meclis üyelerine faiziyle birlikte ödettirilmesine karar verdi..
Bitmedi..
Büyükşehir belediyesi 100. Yıl çukurunu kazan firmaya “tazminat” olarak..
- Birinci defada 19 milyon (trilyon) lira..
- İkinci defada 16 milyon (trilyon) lira..
Şu ana kadar toplam 35 milyon (trilyon) lira ödendiğini Büyükşehir Meclis üyeleri ifade etti..
Şimdi bu tazminatın 300 milyon (trilyon) liraya kadar çıkacağı söyleniyor..

Burada Büyükşehir Başkanı’nın üç “büyük suç”u var..
BİR.. Siyasi çıkar nedeniyle projenin iptaline itiraz etmemesi..
İKİ.. Projeyi “iş merkezi” karşılığında yapacak olan firmaya “emsal bir yer gösterip” hem stadyum ve arenanın yapılmasını sağlamak, hem de tazminattan kurtulmak varken, bunu yapmaması..
ÜÇ.. Mahkemenin hükmettiği “tazminat” kararını “temyiz”e götürmemesi..
Kamu yöneticilerinin görevi, kamuyu zarara uğratmamak için, “yargı yolları tamamen tüketilmeden” bir başka uygulamaya geçmemesidir..
Akaydın, tazminat kararını temyize bile götürmeden, tazminatı ödemeye başlamıştır..
Bu para, Mustafa Akaydın’ın değil, Antalya halkının parasıdır..

Hep aktardık..
Ve bunlara “dur” denilmesi için yetkili mercileri göreve çağırdık..
Birileri kör, birileri sağır oldu bu kentte..
Ama..
Şimdi Sayıştay müfettişleri, bu dediklerimizi bir bir ortaya çıkardılar..

“Katı Atık Depolama Alanı” ihalesi ise bir başka alem..
İhale açılıyor..
Bir firma 1 milyon 750 bin lira vererek ihaleyi kazanıyor..
Ama, o da ne?
Akaydın ihaleyi iptal ediyor ve yeniden ihale açıyor..
İkinci ihale açılmadan önce..
Bir CHP’li Meclis üyesi, ihaleyi kimin kazanacağını bir kağıda yazıp gösteriyor..
Ve..
Kağıda yazılan “o firma” ihaleyi 160 bin lira karşılığında kazanıyor..
Böylece 1 milyon 600 bin liralık bir “kamu zararı” oluşuyor..
Bu süreç gazeteler tarafından defalarca yazıldı..

Olay çok, yerim dar..
- Aylık 40 bin lira bedel ile kültür merkezi yapmak üzere kiralanan ancak 17 aydır kullanılmayan Eyilik’lere ait bina var..
- İhale yasaklısı Antepe şirketinden yapılan araç kiralama işlerindeki usulsüzlükler var..
- Toplu taşıma araçları ve Düdenpark’la ilgili uygulanmayan mahkeme kararları var..
Bunlarla ilgili de “kamu vicdanını rahatlatmayan” uygulamalar var..

Hep aktardık..
Ve buna “dur” denilmesi için yetkili mercileri göreve çağırdık..
Birileri kör, birileri sağır oldu bu kentte..
Ama..
Şimdi Sayıştay müfettişleri, bu dediklerimizi bir bir ortaya çıkarıyor..

Diyeceğim o ki..
Akaydın ya da başka kamu görevlileri veya vekiller..
Kim bu halkın kuruşunu haksız yere heba etmişse..
Birilerine peşkeş çekmişse..
Hepsi “kör kuruş”un bile hesabını vermelidir..
İstediğim tek şey..
Bu hesabın, “öbür dünyada” değil, “bu dünyada” verilmesidir..
Sayıştay’a ve yargıya bu açıdan güvenmek istiyorum..