Yaklaşan yerel seçimler öncesi yalakalık, riyakarlık, sahte gülücükler, birilerine yaranma gayretleri almış başını yürüyor..
Asli görevlerini unutup, iliklerine kadar işlemiş olan kin nefret duygularını ön plana çıkartıp, halkın kullanım alanlarını yok sayanlar, peşkeşi de görmemezlikten geliyorlar ya.,
Ona yanarım.
Nasıl mı?
Haydi, gelin havanın sıcaklığına, nemin yüksekliğine aldırmadan bir fedakarlık yapıp şöyle Antalya turu yapalım da görelim mi?
Antalya’yı yönetmekle görevli olan Hoca efendinin mıntıkalarında başı bozukluklar almış başını gidiyor.
Bırakın adım atarak, hem de koşarcasına.
Güllük Caddesi’nden başlayalım mı?
Selekler Çarşısı’nın önünden start verelim.
Adam kaldırım üzerine kondurmuş büfe görünümlü restoran mıdır, fast food mudur neyi?
Kira sözleşmesine yada işgaliye makbuzuna baksanız 5-10 metre ibaresinden öteye geçmez ancak, ben diyeyim 100 siz deyin 200 metrekareye varan sahiplenmeler..
Önümüzde yaklaşan bir seçim var ya.,
Göm kafanı kuma, umursama!..
Selekler Çarşısı’ndan yukarıya doğru çıkılsın.
Her iş yerinin önünde mutlaka kaldırım işgaliyle karşılaşabilmek mümkün.
Çıkalım Çallı’ya doğru. Çıkarken sağlı, sollu kaldırım üzerlerine gelişi güzel konan ekmek büfeleri adı altında mini market görünümlü iş yerleri. Simitçi tezgahları. Ayakkabı ve ucuz giyim eşyalarının stantları.
Gelelim Özdilek AVM karşısındaki caddeye.
Bir yayanın kendilerine ayrılan kaldırım üzerinde nasıl yürüyememenin resmen testi yapılıyor.
Geçelim Hoca efendinin 2 bin 100 metrelik Mehmet Akif Caddesi’nin 150 metrelik kısmına yaptırdığı süper lüks görünümlü mıntıkaya.
Sağ taraftaki esnaf iş yerlerinin önünü genişletmiş, çaput bolluğunda askılı tezgahlardan tutun da, yeşil görünümü sağlamak için dikilen ağaçların bile resmen işgal edilmiş.
Sol tarafta fırıncı esnafı kaldırım üzerine kurmuş kamelyayı, çay-simit satıp para kazanma yoluna gitmiş.
Biraz daha ilerleyin..
Bırakın sağ ve sol taraftaki iş yerleri önündeki işgalleri, vurdum duymazlık, ilgisizlik, görmemezlikten gelme, asli görevini yok sayma zihniyetinden olduğu apaçık ortada duran uygulamalardan dolayı, millet neredeyse yolun ortasını bile işgal edecek ama, Büyükşehir’i yönetmekle görevli Hoca efendi ve Zabıtalarının umurunda dahi değil.
Dönün geriye..
Kalekapısının görünümü Antalya’ya yakışıyor mu?
Peki ya dönerciler çarşısı etrafı?
Atatürk Caddesi’ni de anlatalım mı?
Cadde üzerindeki esnafın çoğunluğu dükkanının önünü adeta ikinci dükkan yapmışlar.
Dolsun keseler.
Görmeyen gözler olur da, zaten ekonomik güçlük içerisinde bulunan esnaf kendi çaresini bulmaz mı?
Hem de at koşturulmasına müsaade eden bir zihniyete sahipken.
Kirala 3-5 metre karelik kapalı alanı. Koy adına, Osmanlı, Selçuklu ne bileyim belki de Bizans kahvecisi isimlendirmelerini. At birkaç masa sandalye kaldırım üzerine. Doldur keseni doldurabildiğin kadar.
İşte böyle bir mantıkla yönetilen şehrin, öylesine bir idare şekli.
Senin neyin doğru Allah aşkına?
Antalya’nın ne günahı vardı da 4.5 yıldır bu kent neden geçmişin birikimlerinden yiyor ki?
Hiç mi insafınız yok?.
Her şey illaki vurdumduymazlık, peşkeş veya partizanlık mı?
Yazıklar olsun.
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Ali Yılmaz gözaltında

Yapay zeka terapi yerine geçemez: Empatiyi sadece taklit eder