Araştırmacı-yazar Yılmaz Dikbaş, konusu Antalya Emniyet Müdürlüğü’nü ilgilendiren bir yazı gönderdi..
“Konuyu sayın Cemil Tonbul’a bizzat anlatacaktım, ama randevu istedim, dönmediler.. Siz iyi izlenen bir gazetecisiniz, ileteceğim konunun haber yönü de var.. Köşenizde değerlendirebilirseniz, eminim turizme de iyi bir hizmet vermiş olursunuz” dedi..
Dikbaş aynı zamanda bir turizmci..
Ve konu turizm açısından önemli..
Dolayısıyla Antalya’yı da yakından ilgilendiriyor..
Yılmaz Dikbaş’ın gönderdiği yazıyı, “aynen” aktarıyorum..
Emniyet Müdürümüz Tonbul ve ilgili kişiler gereğini yapacaktır sanırım..
İşte o yazı:
……………………………….
25 yaşında bir erkek Rus turist Antalya’ya geldi.
Türkiye ile Rusya arasında karşılıklı olarak vize kaldırılmış, Rusya’ya giden Türk turistlere 2 ay oturma izni verilmesi, Türkiye’ye gelen Rus turistlere de 2 ay kalma izni verilmesi kararlaştırılmıştı.
Bu nedenle Antalya’ya gelen Rus turist, havalimanında pasaportuna giriş damgası vurulduktan sonra giriş yaptı, iki ay oturma izni olduğunu biliyordu.
İki aylık süre bitmeden 10 gün önce Rus turist Antalya Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi Müdürlüğü’ne gitti, oturma iznini bir süre daha uzatmak için başvuruda bulunacaktı.
Yabancılar Şubesi’nde beklenmedik bir haberle şaşırdı. İlgili memur, Rus turiste, “Bir aylık oturma sürenizi geçirmişsiniz, ceza ödeyeceksiniz” diyordu.
Rus turist, “Vizesiz oturma iznim 2 ay değil mi, benim daha 10 günüm var” diye cevap verince, ilgili memurun cevabı şu oldu:
“O kanun değişti, Rus turistlere verilen süre bir aydır”
Oysa böyle bir kanun değişikliğinden değil Rusların, Türk halkının da haberi yoktu..
Yabancılar Şubesi’ndeki memurun söylediği doğru muydu?
Rus turiste, Antalya’da bir aydan fazla kalmış olduğu için 450 lira para cezası kesildi!
Rus turist para cezasını ödedikten sonra, Antalya’da 3 ay daha kalmak için müracaatta bulunmak istediğini söyledi. İlgili memur, “Önce Türkiye’den çıkış yapacaksın, yeniden giriş yaptıktan sonra gel müracaatını yap” dedi.
Rus turist, hiç hesapta olmadığı halde, fazladan masraf yaparak, uçağa binip Moskova’ya gitti, üç gün kaldı ve yeniden Antalya’ya geldi. Gelir gelmez de yine Yabancılar Şubesi’ne gidip, üç ay oturma izni için başvuruda bulundu.
Gerekli formları doldurdu.
Kalacağı her ay için 500 dolar, toplam 1.500 dolar bozdurdu, döviz bozdurma belgesini de müracaat formlarına ekleyip Yabancılar Şubesi’ne teslim etti.
İlgili memur, belgeleri inceledikten sonra sordu: “Antalya’da nerede kalacaksın?”
Bu soru kurallara uygun bir soruydu.
Uzatma isteyen Rus turist, Antalya’da kalacağı adresi bildirmek zorundaydı. Eğer bir otelde kalacaksa, otelden yazılı bir belge getirecek, bir ev kiralamış ise kira kontratını gösterecekti.
Rus turist, “Antalya’da annemin evinde kalacağım. T.C. vatandaşı olan annemin Antalya’da kendi evi var. Ben üç ay onunla kalacağım.”
İlgili memur şu cevabı verdi: “Annenin bu durumu yazılı olarak Müdürlüğümüze bildirmesi gerekiyor. Anneni al da buraya gel!”
Rus turist annesiyle beraber Yabancılar Şubesi’ne geldi, ilgili memuru buldu, annesinin yazıp imzaladığı mektubu verdi.
Memur bu kez anneyi sorguya çekti: “Oğlunuzun kalacağı ev sizin mülkünüz mü?”
Anne hazırlıklı gelmişti. Hem T.C kimlik kartını hem de evinin tapusunu ilgili memura verdi.
Ancak, ilgili memurun soruları bitmemişti: “Çalışıyor musunuz?” Anne cevap verdi: “Hayır çalışmıyorum, ev hanımıyım, eşim Türk, o çalışıyor.”
Yabancılar Şubesi memurunun böyle bir soru sorma hak ve yetkisi yoktu, memur keyfi davranıyordu!
Memurun, anneye soruları bitmemişti: “Eşinizin bankada ne kadar parası olduğunu, ayda ne kadar para kazandığını gösterir belgeleri getiriniz!”
Anne, bu isteğin kural dışı olduğunu biliyordu, sordu: “Eşimin bankadaki parasıyla, aylık kazancıyla oğlumun oturma izni arasında ne ilişki var! Oğlum, 1.500 dolar bozdurdu, bu parayla üç ay geçinecek. Benim yanımda kalacağı için ev kirası da vermeyecek. Oğlum, sizin koyduğunuz kurallara göre, ayda 500 dolarla geçinmek üzere 1.500 dolar bozdurdu, yani onun kendi parası var, ne benden ne de eşimden para istemesi söz konusu değil! Sizin bu isteklerinizin yaslara uygun olduğunu sanmıyorum! Şikâyetçi olacağım! Yoksa siz artık Antalya’ya Rusların gelmesini istemiyor musunuz, onun için mi bu zorlukları çıkarıyorsunuz!”
İlgili memur, annenin yazısıyla birlikte Rus turistin müracaat formlarını aldı, amirlerine danışacağını söyledi, Rus turistle annesini yolladı.
…
18 Aralık 2014 Perşembe günü telefonla Antalya Emniyet Müdürlüğü’nü aradım. Emniyet Müdürü’nün sekreteri ile konuştum, kendimi şöyle tanıttım: “Araştırmacı Yazar Yılmaz Dikbaş”.
Emniyet Müdürü ile yüz yüze konuşmak istediğimi bildirip randevu rica ettim.
Sekreter sordu: “Konu nedir?” Şöyle açıkladım: “Sayın Emniyet Müdürü’müze çok önemli bir konuda bilgi sunacağım ve yeni çıkan kitabımı armağan edeceğim.”
Sekreter Hanım telefon numaramı aldı, bana çok kısa zamanda dönüp randevu gününü bildireceğini söyledi. Kısa zamanda randevu talep ettiğimi bir kez daha söyleyip, “Sayın Emniyet Müdürü’müze anlatacağım konu çok önemlidir” diye tekrar vurguladım.
Bugün 14 Ocak 2015.
Aradan 27 gün geçti, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nden beni arayan olmadı.
Bir araştırmacı-yazarın “çok önemli” bulduğu bir konuyla Antalya Emniyet Müdürü ilgilenmemişti!
…
Antalya’ya en çok gelen turistlerin başında Ruslar gelmektedir.
Turizm, özellikle Antalya ekonomisi için en önemli sektördür.
Hükümet, turizmi geliştirmek, turizmin önündeki engelleri aşmak için uğraşırken, Antalya Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’nin Rus turistlere çıkarmaya başladıkları zorlukları nasıl açıklayacağız?
……………………………….
Konu gerçekten hassas..
Emniyet Müdürü Tonbul’un, bu gibi konulara son derece duyarlı olduğunu biliyorum..
Göndereceği cevabı da buradan kamuoyuna aktaracağım..