Bu yazıyı belediye başkanları, hayvansever kuruluşları ve hayvanlara bakmakla yükümlü diğer ilgililerin dikkatine sunuyorum..
Bakalım ne yapacaklar..
………………

Ezgi hayvansever genç bir kız..
Bir havayolunda hostes olarak çalışıyor..
Çok sık uçak seferine çıkıyor olmasına rağmen evinde bir köpeği olsun ister..
Bu nedenle Plaza 2000 civarında bulunan “Kuşçular Pasajı”ndaki bir pet-shop’tan 410 lira verir ve henüz 15-20 günlük bir köpek alır..
O kadar sever ki onu, (bir dizide sevdiğine ‘böceğim’ diyen birinden esinlenerek) adını “Böcek” koyar..
Ancak, köpek çok hastadır..
Bu nedenle pet-shop sahibiyle baştan (yazılı olarak) anlaşır..
Köpek 15 gün içinde ölürse parası iade edilecektir..
Böcek eve getirildiği ilk günden itibaren bir türlü kendine gelemez..
Kanlı ishali vardır..
Ezgi veteriner çağırır..
Böcek’e serum bağlanır, iğne vurulur..
3 gün aynı tedavi devam eder..
Böcek inanılmaz bir şekilde yaşamaya çalışmaktadır..
Bu arada..
Onun bu yaşama mücadelesini ve bir türlü iyileşmediğini gören Ezgi’nin ağlamaktan yüzü-gözü şişmiştir..
Bu mücadeleyi gören Ezgi, annesi ve komşuları Birsel hanım, köpeğin adını “Umut” olarak değiştirirler..
Umut..
Onlar için bir isimden ötesidir artık..
Ancak..
Cumartesi sabahı acil olarak veterinere götürülen Umut, kurtarılamaz..
Ezgi de, annesi de, komşuları Birsel Hanım da adeta yıkılırlar..
“Evlatlarını kaybetmiş”çesine kahrolmuşlardır..

Ama bundan sonrası daha da acıdır..

Ezgi, köpeği aldığı pet-shop’a gider..
Köpeğin öldüğünü, bu ölümün sebebinin pet-shop’taki kötü koşullar olduğunu söyler..
Parasını istemediğini, ama buraya bir veteriner çağrılarak bu para karşılığı pet-shop’taki hayvanların bakımlarının yapılmasını söyler..
Bu yapılmayacaksa parasının geri verilmesini ister..
Vay, sen misin bunu söyleyen..
Pet-shop sahibi zat, Ezgi’ye ağzına geleni söyler..
Hatta işi küfüre kadar götürür..
Buna rağmen Ezgi, efendiliği elden bırakmaz..
Döner eve gelir..
Kaybettiği köpeğinin acısına rağmen..
başka hayvanların pet-shop’lardaki çok kötü koşullar nedeniyle aynı akıbete uğramaması için ne yapması gerektiğini araştırır..
Durumu hem Tüketici derneklerine, hem de il ve ilçe tarım il müdürlüklerine bildirmeye karar verir..
Bugün bu işleri yapacaktır..
Ezgi kendi kendine sormaktadır:
“Bu hayvanları hiç mi kimse görmüyor, görenler nasıl dayanıyor, ilgililer neden bu pet-shop’ları yeterince denetlemiyor?”
Bu sorulara aranızda cevap verecek biri yok mu?

………………

Şunu söyleyeyim..
Bu yazdıklarımı anlamanız ve gereğini yapmanız için ille de bir “hayvansever” olmanız gerekmiyor..
Hayvanların da tıpkı insanlar gibi bir can olduğunu, onların da üzülüp-sevindiklerini, canlarının yandığını, acı çektiklerini unutmayın..
İçinde “sevgi” olmayanlar, (kendi çocuğu da dahil) kimseyi sevemez zaten..
Hayvanları sevmeseniz bile..
Hiç olmazsa “zarar” vermeyin..
Onları sadece bir “ticari meta” olarak görmeyin..

Ve siz, ey belediye başkanları..
Bu “pet shop”ları iyi denetleyin..
O hayvanların pislik içinde yüzmesine izin vermeyin..
Şu “barınak”ları da bir an önce gerektiği gibi hayata geçirin artık..
Seçimlerde gürlüyorsunuz, şimdi biraz yağın bari..