Hep söylüyorum..

Bir gazeteci, asla “dedikodu” yazmamalı..

Yazdıkları da kesin-ispatlanabilir olmalı, şahit ya da belgeye dayanmalı..

Şimdi sizlere, “bir belediye”mizle ilgili yer-isim-şahit-belge olmadan yazılan “bir yazı (yani dedikodu) nelere yol açabilir” bunu göstermek istiyorum..

NELER VARMIŞ NELER

İki gün önce..

“İyi bir CHP’li” olan Yücel Tuzcuoğlu, sosyal medyadaki “İNCİ SİNEMASI” hesabında, “Düdükçü Meclis Azaları” başlıklı bir yazı yayınladı..

Özetliyorum:

Varan 1- Evli bir belediye meclis üyesi, taşeronda çalışan bir bayanı, (kadın karşılık vermediği halde) “Engelsiz bir mekanda” öpüyor, okşuyor, sonunda bırakıyor..

Kadın eve gidince durumu ailesine anlatıyor..

Ailesi belediyeye akın ediyor..

Duruma “Başkan” el koyuyor..

Ve kadın “sözleşmeli personel” yapılınca, olay kapanıyor..

Varan 2- Yine evli bir meclis üyesinin eşi, bir “mor masa” görevlisiyle eşinin yaşadığı ilişkiyi öğreniyor..

Ve hışımla “Başkan”a gidiyor..

Başkan kızgın eşi sakinleştiriyor, olay kapatılıyor..

Varan 3- Bir meclis üyesinin akrabası, bir güvenlik görevlisi kadınla çıplak vaziyette “belediyenin zaptiyelerine” yakalanıyor..

Tutanak tutuluyor..

Meclis üyesi “Başkan”a çıkıyor, olay kapatılıyor..

Varan 4- “Külhanbeyi” bir meclis üyesi, güvenlikte çalışan sevgilisi daha çok para alsın diye, onu Mor Masa’ya transfer ettiriyor..

Bu da bazı sıkıntılara neden oluyor tabii..

Ve konu yine “Başkan” tarafından çözümleniyor..

Varan 5- 8-10 ay önce, bir “Gençlik Kolu Başkanı” belediyede sıhhiyeci olan evli bir kadınla ilişki yaşıyor..

Hatta, Kıbrıs’a tatile bile gidiyorlar..

Önemli bir görevde bulunan kadının eşi durumu öğrenince belediyeyi basıyor, bağırıp-çağırıyor..

Duruma hemen el koyan “Başkan” adamı sakinleştirip gönderiyor..

HEPSİ ŞÜPHE ALTINDA

Bu yazılanlar dehşet verici değil mi?

Ama merak ediyorum;

1- Bu olayın geçtiği belediye hangisi?

2- Olaylara karışan meclis üyeleri kim ve olayların üstünü kapatan bu “becerikli” belediye başkanı kim?

Siz merak etmiyor musunuz?

Burada şu soruları da sormak zorundayım;

1- Yazılan ve sosyal medya aracılığıyla yayılan bu yazılarda ad belirtilmeden, “Mor Masa- Güvenlik Görevlisi- Sıhhiyeci- Gençlik Kolu Başkanı-Evli Meclis Üyesi” gibi, sadece iş yaptığı bölümlerin yazılması bir “genellemeye” yol açmıyor mu?

2- Ve burada çalışan bütün kadın ya da erkekler suçlanmış olmuyor mu?

BELEDİYELER AYNI KEFEDE

Bu yazıyı okuyunca, bir sürü belediye çalışanını ve belediye başkanını düşündüm..

İster istemez, Büyükşehir ve merkez ilçelerdeki bütün belediye çalışanlarının “çarpık” ilişki içinde olduklarını düşünmeye başladım..

Aynı şekilde..

Bütün belediye başkanları da gözüme, bu tür çarpık ilişkilerin üstünü örten “becerikli Başkan” olarak görünmeye başladı..

Niye?

Bir gazeteci, toplumun hoş görmeyeceği durumları yer, isim, şahit belirtemeden yazdığı için..

Ben böyle düşünüyor ve görüyorsam, çoğu kişi de aynı şekilde görüyor olabilir..

Haksızlık değil midir bu?

AÇIK-SEÇİK VE YENİDEN

Aslında; Yücel Tuzcuoğlu’nun bunları niye yazdığını da, hangi belediye olduğunu da ben biliyorum..

Yücel, “vatana ve millete hizmet etsinler” diye seçilenlerin, “neyin peşinde” koştuğunu ve vatandaşın resmen aldatıldığını anlatmaya çalışıyor..

Ama, keşke bunu “açık-seçik” yapsaydı da, vatandaş “kendisini kullananları ve aldatanları” öğrenseydi ve kimse de şüphe altında kalmasaydı..

İşte bu nedenle, gazeteci “dedikodu” yazmamalıdır..

Sosyal medyada da olsa..

Ya çıkıp “aslanlar gibi yer ve isimleriyle birlikte yazıp yayınlamalı..

Ya da “genellemeye” yol açacak şekilde yazılar yazıp herkesi şüphe/töhmet altında bırakmamalı..

Ayrıca..

Böyle “üstü kapalı” yazınca..

İnsanın aklına, “sanki önemli bir şeyler biliyor da, bu şekilde yazıp bundan çıkar sağlamaya çalışıyor” gibi düşüncelerin gelmesi de engellenemez..

Bu da, kişiye ve mensup olduğu mesleğe duyulan “güvene” gölge düşürür..

Bir “gazeteci” olarak, bunu kabul edemem..

Şimdi sevgili Yücel’den, bu yazdıklarını isim ve yer belirterek bir kez daha yazmasını bekliyorum..

Millet bilsin-anlasın diye..