Duydum ki..
Altın Portakal jürisi “kadın”lardan oluşturulmuş..
Kim düşünmüş bunu?
Antalya’nın CHP’li Büyükşehir Başkanı..
Ya da başkası düşündü, o onay verdi, fark etmez..
Güya, “biz kadına işte böyle değer veririz” diyor..
…
Seçimden önce..
“Kadına şiddet uygulayan birini aday yapan CHP, bu ayıba geçit vermemeli, yoksa kadına değer verme konusunda bundan sonra yapacağı hiçbir şey inandırıcı olmaz” diye kıçımızı yırttık..
Başta “Kadın” Kolları başkanı hanımefendi(!) olmak üzere ne Baykal, ne Akaydın, ne de CHP’ye oy verenler aldırmadı..
Ve..
CHP, Antalya’da “kadına şiddete prim veren parti” konumuna düştü..
…
Şimdi de..
Akaydın efendi, Altın Portakal jürisini “kadın”lardan oluşturarak, CHP’nin (ve de hamisi olduğu şiddetçi vekilin) bu “sabıkasını” unutturmaya çalışıyor..
Bunu Antalya yer mi?
Bunu gazeteciler yer mi?
Bunu İstanbul basını yer mi?
Bunu sinemacılar yer mi?
Bunu “kadın” jüri üyeleri yer mi?
…
Yer canlarım yer,,
Baksanıza..
Şiddet sabıkalısı CHP’li vekil stadyumu soruyor, gazeteler yer veriyor..
Antalyaspor Başkanı Hasan Akıncıoğlu’nu suçluyor, gazeteler yer veriyor..
Şike şüphelilerini ziyaret ediyor, gazeteler yer veriyor..
Paşaları anlatıyor, gazeteler yer veriyor..
Geçmişi hemen hepsi unutuverdi, tepki gösteren yok..
Demek ki..
Antalya basını yiyor..
Antalya’dan İstanbul’a haber gönderenlerin haberini olduğu gibi kullandıklarına göre, İstanbul basını da yiyor..
İstanbul’da yapılan Altın Portakal toplantısından bu yana geçen yaklaşık bir haftadır, sinemacılardan, “nedir bu kadın jürisi konusu, yoksa bir yaranız mı var” diye bir itiraz olmadığına göre, sinemacılar da yiyor..
Sanatçıların “şöhret” tutkusu ile “hep önde olma” kompleksi bilinen bir gerçek..
Jüriye seçilmiş..
“Siz gidin, Antalya olarak önce şu kadına şiddet sabıkanızdan kurtulun, sonra böyle bir jüri oluşturun” demek işlerine gelmez..
Demek ki, jüriye seçilen kadınlar da yiyor..
Antalya’ya gelince..
Gazeteciler yemiş..
Sinemacılar yemiş..
Jüri kadınları yemiş..
“Bu yenilen şey galiba iyi bir şey” demesinler de ne yapsınlar?
Tabii ki Antalya da yiyor..
…
Her toplum “layık olduğu” şekilde yönetilirmiş..
Antalya’nın kimi “Başkan” seçtiğine bakın yeter..
Adam “kadına şiddet sabıkalısı” vekilin ve partisinin bu durumunu unutturmak için, Altın Portakal gibi bir organizasyonu kullanıyor..
Gazetecisi, sinemacısı, siyasetçisi, sivil toplum örgütçüsü..
Kimse gıkını çıkarmıyor..
Bu durumda..
Akaydın’a, “helal sana Başkan, ver coşkuyu” demekten başka çare mi var?
…………………………………
NOT: Tatilden döndük.. Özer Ülken gitmiş, Yıldıray Sapan’ın çenesi açılmış, Akaydın cenahında değişen bir şey yok, Konyaaltı bir dolum tesisi ile iyice tehlikenin içine itilmiş vesaire vesaire.. Bunlarla ilgili Antalya halkına, siyasetçilere, Antalya’nın sivil toplum örgütlerine, belediye başkanlarına, Vali’ye, Emniyet’e söyleyecek çok sözümüz var.. Kimse kızmasın, gücenmesin.. Ben Antalya’yı seviyorum.. Bu nedenle, yazacaklarımdan isteyen alacağını alır, alınmayan laflarım da bana kalır.. Yeniden merhaba dostlar..