Biliyorsunuz..
Başta Antalya olmak üzere..
Türkiye’nin birçok yerinde HES (Hidro Elektrik Santrali) karşıtı gösteriler yapılıyor..
Bunu da “siyasi bir kesim” özellikle de CHP kendine siyasi rant sağlamak için kullanıyor..
Bu arada..
Bazı CHP’li yazarlar da bu tepkileri körüklüyor..

Bir okuyucum..
HES’lere karşı yapılan eylemleri..
Altında yatan sebepleri..
Olayın aslında ne olduğunu..
Gayet “net” bir şekilde ortaya koymuş..
“CHP’li yazarların konuyu kasıtlı olarak saptırarak ve bilgisizce yazdığını” belirterek bana aşağıdaki yazıyı göndermiş..
Ben de bunu kamuoyuna aktarıyorum..
Umarım..
HES konusunda gerçekler daha iyi anlaşılır..
İşte o yazı..

………………..

Ülkemiz yarı kurak bir coğrafyada yer almaktadır..
Kurak bir iklimde yaşadığımızın farkına 2007 yılında İstanbul’u besleyen barajların sularının neredeyse tamamen çekildiğinin görüntüleriyle varmıştık..
Kullandığımız su miktarı, sulamada %50, içme suyunda ve enerjide %25 düzeyindedir..
Nüfus artış hızı itibariyle..
Ülkemiz, ‘su kıtlığı’ yaşayacak ülkeler arasına girmeye adaydır..
İleriki yıllarda yaşanacak küresel iklim değişiklikleri nedeniyle ortaya çıkacak olumsuz etkiler, ancak ‘su yapılarını’ geliştirmek, böylece sudan daha fazla yararlanabilmek imkanlarına kavuşmak suretiyle giderilebilir..
Evlerde su tasarruf yolları sıkça konuşulurken..
En müsrif su tüketiminin yapıldığı tarım sektöründe, salma sulama yerine ‘damlama ve yağmurlama sistemleri’ne geçişte devletin özendirici yayınları ve kredileri yer bulmaktadır..
Mevcut tarımsal, endüstriyel ve enerji amaçlı kurulan barajların ve göletlerin sayısının yetersiz olduğu biliniyor..
Ve yine mevcut barajlardan ve göletlerden..
Hem sulamada istifade edilirken, hem de elektrik elde ederek ekonomik kalkınmamızın önündeki en büyük tehdit olan ‘enerji açığımızın karşılanması’ yolu benimsenmiştir..
Ancak..
‘Karşı koro’ kısa zamanda akort yapmaya başladı..
Bilindiği üzere..
Kamuoyunda HES santraller uzun zamandır konuşuluyor..
HES’lerin doğayı katlettiği, ağaçların kesilmesine neden olduğu vurgulanıyor..
Alternatif olan doğalgaz çevrim santrallerini yurtdışına olan enerji bağımlılığımız..
Termik santralleri yüksek karbon salınımı..
Nükleer enerjiyi radyasyon sızıntısı..
Nedeniyle o ‘KORO’ istemiyor..
Peki..
Genç nüfusumuza iş bulma yükümlülüğümüz nedeniyle açılması gereken iş sahalarının enerji ihtiyacının nasıl karşılanacağını, ucuz Çin malları karşısında pahalı enerji giderlerimizle nasıl rekabet edilebileceğini çözmeden..
‘Çare’ olarak sunulan ‘Güneş enerjisi’nin kWs başına yüksek yatırım ve işletme maliyetini, fotovoltaik sistemin tamamen ithal olduğunu da çaktırmıyorlar..
İran’ın nükleer enerji azmine karşı çıkan Fransa, elektriğinin % 76,12’ini nükleerden elde ediyor..l
Düz bir coğrafyada yerleşik Almanya, 17 adet nükleer enerji santralini planlanandan 12 yıl (2035’e kadar) daha uzun süre faaliyette tutacağını Eylül 2010’da açıkladı
O HES karşıtı gibi görünen KORO, bunları Türk kamuoyu bilsin istemiyor..
Her şeyin doğrusunu bildiğini sandığımız yabancı uzmanların, (hele bir de Türkiye söz konusuysa) Türkiye’nin yaşamsal çıkarlarını sözde gözeterek, ‘doğruları ve gerçekleri’ söylediklerini kabul etmemiz için HES’lerle ilgili görüşlerini masaya getiriyorlar..
HES’lere karşı kamuoyu yaratmaya çalışan siyasi partilerin uzantısı STK’ların argümanlarına baktığınızda..
Sıkça, HES’lerin verimsiz olduğu detayını da işlediklerini fark ediyorsunuz..
‘Mevcut HES’ler % 25-35 verimlilikte çalışırken neden yeni HES’lere ihtiyaç duyuluyor’ diyorlar..
Halbuki..
Ya bilmediklerinden, ya da kendilerine para veren Alman Friedrich ile Conrad Adeneur* vakıflarının ellerine tutuşturduğu kağıtta yazılanların dışına çıkamayacaklarından..
HES’lerin gölet rezervuarını önce doldurup, enerji üretimi amacıyla rezervuardan su bırakırken enerji üretilmesi nedeniyle zaten %50 verimliliğe ulaşma şansının olmadığı gerçeğine gözlerini kapatıyorlar..
Yine suyun yatağına yapılan, içinde tribün olan boruların yerleştirilmesi sırasında kesilen bir miktar ağacın sayısını vurgulayarak yaygara koparıyorlar..
Üstelik..
Baraj gölet rezervuarının erozyon sonucu toprakla dolmaması için ağaçlandırma yapıldığını görmeden..

* Alman Gizli Servislerinin Türkiye operasyonlar / Talip Doğan Karlıbel , Modern Alman Oryantalizmi / Taner-Andrea Bacınoğlu