Ocak 2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 5727 sayılı yasa ile yeniden düzenlenmiş ve dumansız alanlar genişletilmiştir. 19 Mayıs 2008’de kamu binalarının koridorları,
okul ve dershanelerin açık alanları, alışveriş merkezleri, oteller ve taksiler dumansız hava sahasına dahil edilmiş, 19 Temmuz 2009’da da lokantalar, kahvehaneler gibi ikram sektörü kapalı alanlarında sigara içme yasağı devreye girmiştir.
Yasaya uyumun sağlanması, toplumun yasanın gerekliliğini anlamasına ve desteklemesine bağlıdır. Türkiye’de bu yasanın çıkarılması aşamasında oluşturulan ve 2008-2012 yıllarını kapsayan ‘Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planı’nın temel hedefi ülkemizde 15 yaş üzerinde sigara içmeyenlerin sıklığını yüzde 80’in üzerine çıkarmak, 15 yaşın altında ise yüzde 100’e yakın olmasını sağlamaktır. Eylem planında yer alan başlıklar ‘Tütün ürünlerine olan talebin azaltılmasına yönelik önlemler’, ‘Tütün arzının ve tütün ürünlerinin kullanımının azaltılmasına yönelik önlemler’ ve ‘Tütün kullanımı ve ulusal tütün kontrol programının izlenmesi, değerlendirilmesi ve raporlanması’ şeklinde tanımlanmıştır. Medyada birçok kampanya düzenlenmiş, meslek örgütleri ve kamu kuruluşları yasayı desteklediklerine dair açıklamalar yapmışlardır.
Tütünle mücadelede, Tütün Kontrolü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2019-2023) ile yeni yol haritası hazırlandı. Tütünle mücadele kapsamında, yeni dönemde hayata geçirilecek uygulamalarla tütün ürünlerine talep, ulaşılabilirlik azaltılacak ve tütün kontrolünde koordinasyon izleme ve değerlendirme yapılacak.
Antalya’da Vali Münir Karaloğlu yılın 4. İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda dedi ki; “Kurumlarda, mesai devam ederken sigara içenlerin her kafalarına estiğinde kupalarını alıp, binaların dışına çıkmasını doğru bulmuyoruz. Çirkin görüntü oluşturuyor. Mesai saatinde bunu yapmayacaklar. Mesai saati belli, ara verdiğimiz saat belli, o saate kadar memurumuz çalışan arkadaşımız mesaisine devam edecek.” Bütün dairelerin kendilerine çeki düzen vermesini isteyen Karaloğlu, vali yardımcıları ve kaymakamların daire ziyaretlerinde öncelikli olarak bu konulara dikkat etmeleri gerektiğini ifade etti. Önceki gün bir açıklama daha yapan Karaloğlu, “Esas amacım, ceza vermek değil; kamuda verimliliği artırmak. Uyaracağız, mesailerini millet için harcaması noktasında uyaracağız. Buna rağmen ısrar eden varsa gereğini yapacağız” diyerek sözlerini biraz yumuşattı.
Sigara içmek çoğu zaman bir alışkanlık olarak görülür. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasında sigara içimi bağımlılığı bir alışkanlık değil hastalık olarak ele alınmaktadır. Bu önemli bir ayrımdır çünkü eğer sigara içmek bir hastalıksa bunun tedavisi elbette hekimler tarafından yapılmalıdır.
Her yıl sigara içenlerin yüzde 70’inin sigarayı bırakmayı düşündüğü, 1/3’ünün de bırakmayı denediği fakat kendi başına deneyenlerin yüzde 98’inin sonraki bir yıl içinde yeniden sigaraya başladığı göz önüne alınırsa, sigaranın hekim gözetiminde ve psikolojik destek almadan bırakılmasının ne kadar zor olduğunu anlayabiliriz. Hiç sigara içenleri bir araya getirerek konuştunuz mu? Sigara içenler dışlanmamalıdır. Benim bir önerim var kurumlarda sigara içenlerle bir toplantı yapın ve bir de onları dinleyin. Daha fazla verimlilik için faydası olacaktır. Ben de sigara kullanan birisi olarak ne söyleyeceklerini tahmin edebiliyorum. “İşime konsantre olamıyorum ve yapmakta zorlanıyorum, dikkatim dağılıyor. Çok sık olmasa da sigara için ara veriyorum.” Hiç kimse fotoğraf çekerek bir arkadaşını dostunu şikayet etmez. Bu zaten çok da şık bir davranış olmaz. Bırakmakta kararlı olanlara destek olun tedavileri için onlara zaman yaratın. Son olarak sigara içiminin en hızlı arttığı ikinci ülke Endonezya’yı izleyen Türkiye’dir. Sevgiyle kalınız.