Bazı sözler vardır günlük hayatımızın içindedirler. Hep birisine kızdığımızda ikili ilişkilerimizde ya da iş hayatımızda koparma noktasında ‘inceldiği yerden kopsun’ diyerek karşı tarafla diyaloğumuzu sonlandıracağımızı anlatmış oluruz. 

Ama bazen bizi bizden alıp götüren duyguların ana kaynağı olan vücudumuzun en ufak organı olmasına rağmen yaşamımızın kaptan köşkünde olan bizi heyecanlandıran anlarda hızla çarpan ya da üzen duygularda durma noktasına gelen ‘kalbimiz incindiği’ anda öyle bir noktaya geliriz ki dünyanın sonu gelmiş moda giriveririz. 

O yüzden ki incelmekle, incinmek arasında harf değişikleri gibi anlam farklılıkları vardır. 

‘İnceldiği yerden kopsun’ dediğimizde karşı tarafla tüm yaşananları arkamızda bırakacağımızı, köprüleri atacağımızı, anlattığımızı anlattığımız, gözümüzün hiçbir şeyi görmediği, içimizde fırtınaların koptuğu, şimşekler çaktığı anlarda kendimize ve etrafımızdakilere var gücümüzle seslendirdiğimiz bir deyim gözükse de bir dönemi arkamızda bırakıyor mu anlattığımız bir durumdur. 

Bizi sevindiren mutlu yapan anlarda yerinden çıkacak gibi olan bizi kimi zaman olgunlaştıran, kimi zaman çocuksu duygulara sevk eden, kimi zaman da yaşımıza uymayacak güzel çılgınlıklara götüren kalbimiz, öyle bir an gelir ki bir anda inzivaya çekilip, kendisini sessiz moda alarak durma noktasına gelir. İşte o anlar kalbimizin ‘incindiği’ anlardır. 

Çünkü onca güzel duygularımızı ifade ettiğimiz karşı taraf tarafından üzülmüşüzdür. Ya hak etmediğimiz bir harekete ya da ağır bir laf silsilesine maruz kalmışızdır. Veya kalbimizi yerinden çıkaracak duygular yaşadığımız karşı tarafından maddi, manevi istismara uğradığımızı anlamışızdır ve her türlü aldatıldığımız gün gibi ortaya çıkmıştır. 

İşte tam o anlarda kalbimizin ‘incindiğini’ ve karşı tarafla her türlü köprüleri attığını fark ederiz. 

Çevremizden ya da beynimizden gelen geriye dönüş yap çağrılarına kalbimiz kapılarını çoktan kapamıştır. Çünkü ‘incinmiştir’ ve o incinmeyi hak etmediği için karşı tarafla olan hayat hikayesini bitirmiştir. 

Bu ortam ‘olmak ya da olmamak’ kavramından çok farklıdır. 

‘İnceldiği yerden kopsun’ diyerek öfkemizi belirtip bitireceğimizi haykırdığımızda kendimizi karşı tarafa anlatmış oluruz. 

Kalbimizin ‘incindiği’ anlarda gösterdiği reaksiyonu ise biz kendi içimizde kendimizle yaşarız. Kalbimiz köpüren bir kazan gibi fokur fokur kaynayıp, sakin sakin akan bir akarsu iken bir anda büyük bir çağlayana dönüşüp, önüne kattığı yaşanmışlıkları sel afeti gibi sürükleyip kendisinden uzaklaştırmıştır. 

İşte ‘incelmekle’, ‘incinmek’ bu kadar yakın kelimeler gibi gözükse de çok ayrı olgulardır. 

O yüzden bütün bu olumsuzlukları yaşamamak için doğru seçimler yapıp,hak etmeyenlere hak etmedikleri değeri vermemiz lazım. Çünkü aslolan bizizdir ve değerli olan kendimizdir. 

Gönlünüz dostluk, sevgi ve spor dolsun.