Dün,10 Eylül Dünya İntiharı Engelleme Günü idi. Gündem intihar olduğunda depresyona neden olan başlıca sebeplerden birisi olan çalışma hayatı geldi aklıma ve bir araştırma yaptım. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre intiharların yaklaşık %80’i düşük gelir düzeyine sahip kişiler tarafından gerçekleştirilmiş. Bu durum bize şunu gösteriyor, gelir düzeyi bizler için oldukça önemli. Dolayısıyla iş hayatı da aynı şekilde bizler için anlam kazanmış durumda. Artan çalışma saatleri, teknolojiden dolayı mesainin evde de devam etmesi, beklentilerin artmasıyla hayatımızı ele geçirmiş gibi görünen bir işte sıkışıp kalmanın zorluğu göz önüne alındığında bu sonuçlar muhtemelen pek çok insanı şaşırtmıyor. İş hayatındaki refah bizim hem bedensel hem de ruhsal sağlığımız için çok önemli. Sizlerle bu hafta iş yerlerinde en çok nelerin stres yarattığını inceleyelim.

     Belirsiz beklentiler, sadece stresi arttırmakla kalmayan aynı zamanda çok fazla zaman ve enerji israfına neden olan en yaygın çalışma hayatı problemlerinden birisidir. Bir çalışanın yapması gereken şey hakkında belirsiz beklentiler olduğunda ortaya çıkar. Herkesin iş ortamında görevinin net olması gerekir ve hangi işlerin öncelikli olacağının bir planı olması önemli bir ihtiyaçtır. Belirsiz beklentilerle ilgili olarak, farklı gereksinimleri olan, farklı denetmenlere sahip olmak işleri daha zor hale getirebilir. Bu çakışan talepler çalışan açısından yüksek stres kaynağı haline gelir.

     Özerklik eksikliği, iş hayatında en çok karşılaştığımız bir diğer stres nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Çalışanlar işlerini en iyi şekilde yapmayı hedeflerken sürekli kontrol edildiklerinde özgüvenlerini kaybederler. Patronlar sık ​​sık çalışanlarının attığı sabote ederek ve üzerinde durarak işin kalitesini artırdıklarını düşünürler ancak gerçekte sadece hayal kırıklığı ve kızgınlık yaratırlar. Kişinin kendi başına etkili bir şekilde çalışamamasıyla kapana kısılmış hisseder zamanla ciddi bir stres tetikleyicisi olabilir.

     Geri bildirim eksikliği, her ilişkide olduğu gibi iş ilişkilerinde de yapıcı olmayan bir tutumdur. En sağlıklı iş yerlerinde çalışanlar müdürlerinden yapıcı dönütler alırlar. Bu onlara nerede durmaları gerektiğini ya da devam etmeleri gerektiğinin bilgisini verir. Bu dönütler onlara neyi iyi yaptıkları hakkında bilgi verir ve kendilerine olan güvenlerinin artmasına neden olur. Ancak dönütün olmadığı ya da eleştirisel yaklaşımın olduğu çalışma ortamlarında geri bildirim çalışanların korkulu rüyası haline gelir.

     Güven eksikliği, yine diğer ilişkilerde olduğu gibi iş ilişkilerinde de önemli bir rol oynamaktadır. İş yerinde ihanet beklentisi kaygıyı büyük oranda tetikler. Bu, yaratıcılığı ve problem çözmeyi engeller ve şirketi ileriye taşıyacak herhangi bir şey yapmak yerine herkesin kendi çıkarlarını korumakla meşgul olma olasılığını artırır.
     Çalıştığınız yerde hiçbir yere varmayan bir yolda ilerliyormuş gibi hissetmek sizleri umutsuzluğa sürükler. Yaptığınız işi düşünün. Yaptığınız işin sadece o şirketten ibaret olmadığını aklınızdan çıkarmayın. Eğer çalıştığınız ortamdan mutlu değilseniz bu pozisyonu en başta neden kabul ettiğinizi düşünün. Belki de bu pozisyon sizin için uzun bir merdivende yalnızca bir basamaktır. Nereye gittiğinize ancak siz karar verebilirsiniz. Sevgiyle kalın.