Bu yazıda , Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün hukuka aykırı şekilde tutuklanması, sonrasında tutukluluk nedenleri açıkça ortadan kalkmasına rağmen tahliye edilmemesi ( yargılanmasına tutuksuz olarak devam edilmemesi) olgusuna Kepez’in sosyo kültürel ve sosyo ekonomik açıdan bir “Anadolu prototipi” olması , Mesut Kocagöz’ün şahsında temsil edilen değerler ve nihayetinde bütün bunların iktidar için ne anlam ifade ettiği hususlarına değineceğiz.
1-KEPEZ: Anadolu’nun prototip belediyesi;
Antalya Büyükşehir Belediyesi mücavir alanındaki arazilerin %55'i Kepez Belediyesi sınırları içindedir. Buradaki konutların %70’i gecekondulardan oluşmaktadır.
Atıf yapacağımız ankete katılanlar arasında (Karadeniz dahil) bütün coğrafi bölgelerden gelenler olmakla birlikte Erenköy ve Kazım Karabekir’de İç Anadolu ve Akdeniz; Yavuz Selim’de Güneydoğu Anadolu ve Yeni Emek’te de Marmara bölgesi doğumluların oranları yüksektir. Erenköy mahallesinde Afyon, Burdur, Konya ve Niğde; Yeni Emek’te Kırklareli, Edirne ve İstanbul; Kazım Karabekir’de Niğde, Antalya ve Çorum; Yavuz Selim mahallesinde ise Batman, Mardin ve Diyarbakır doğumlular daha fazladır. ( Göç, Gecekondulaşma ve Entegrasyon: Antalya Örneği , Selver Özözen Kahraman).
Bu bir “Anadolu prototipi”dir.
2-KEPEZ: İktidarın oy deposu olan seçmen profilinin ilçesi;
Antalya’nın en büyük ilçesi olan Kepez’in 1980’li yıllardan sonra hızla büyümesi beraberinde ekonomik, sosyal, idari, mülki ve mekânsal sorunları getirmiştir. Kepez'deki en büyük sorunlardan biri kaçak konutların beslediği mülkiyet sorunudur. TOKİ tarafından yapılan konutların Orman Kanunu (2/B) kapsamında olması çözümsüz yasal sorunlara gebedir. Göç ederek Kepez’e yerleşenlerin büyük kısmı yoksulluk sınırının altında yaşayan dar gelirliler, gecekondu sakinleridir ve biliyoruz ki bu kitleler iktidarın “seçmen profili”ni oluşturmaktadırlar.
3- KEPEZ: CHP’nin ilerideki “PİLOT” BELEDİYESİ;
Kentsel yoksullukta temel ihtiyaç maddelerine ulaşmadaki gelir yetersizliği ile birlikte barınma, kişisel ve iş güvenliği, sosyal hizmetlerden yararlanma, eğitim gibi hizmetlerden yoksunluk da söz konusudur. Yerel yönetimler, temel nitelikte hizmetlerin sunumu ve yoksulluğun azaltılması konusunda fonksiyonel bir rol üstlenmeye başlamıştır (Grootaert and Narayan, 2004: 1179). Özellikle kentsel kalkınmanın sağlanması için yeterli ve kaliteli düzeyde planlama ve hizmet sunumunun gerçekleştirilmesi gerekmektedir (Kironde, 2006: 461).
Bütün bunlar artık Belediyeler eliyle sağlanabilmektedir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinde sosyal hizmet ve yardım hizmetlerini yapmak veya yaptırmak belediyelerin görevleri arasında sayılmaktadır. 5216 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasının (v) bendiyle büyükşehir belediyelerine “Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak” görev, yetki ve sorumlulukları verilmiştir. 2. fıkrasının (d) bendiyle de, büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediyelerine; birinci fıkrada belirtilen hizmetlerden; “...yaşlılar, özürlüler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunmak; mesleki eğitim ve beceri kursları açmak...” görev ve yetkileri verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasının a bendinde ise belediyenin görevleri; “kentsel altyapı, coğrafi ve kent bilgi sistemleri, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehir içi trafik, defin ve mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alan, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açmak”olarak tanımlanmıştır.
Görüldüğü gibi CHP, “Anadolu” ölçeğini temsil eden Kepez ilçesi örneğinde , Mesut Kocagöz’ün şahsında AKP’nin seçmen profili ile yüz yüzedir.
4- KEPEZ: CHP’nin SEÇMEN PROFİLİ:
Atıf yapacağımız araştırma şirketinin çalışmasına göre; 2010-2017 verileri açısından, CHP’li seçmenler arasında kadın ve erkek dağılımının neredeyse eşit olduğu söylenebilir.
Hayat tarzı açısından, CHP’li seçmenlerin çoğu kendilerini muhafazakâr değil ‘modern’ görüyorlar. Tüm seçmenler arasında kendi hayat biçimini modern olarak yorumlayanlar %27 civarındayken, CHP’de bu oran %59 ile iki katından daha fazla. Türkiye geneline bakıldığında seçmenler %47 oranında kendilerini ‘geleneksel muhafazakâr’, %27 oranında ‘dindar muhafazakâr’ olarak tanımlıyorlar. CHP’de ise %36 oranında geleneksel muhafazakar tanımlaması varken dindar muhafazakar tanımlaması %6. Bu oransal farklılıklar, hayat tarzına dair –en azından söylem düzeyinde- CHP’li seçmenler açısından açık bir ayrımı ortaya koyuyor.
Seçmenlerin sınıfsal konumlarıyla ilgili gelir üzerinden yorumlamada bulunmak gerekirse, ilk olarak üst gelirlilerin CHP’de daha fazla temsil bulduğu söylenebilir. CHP’li seçmenlerin %34’ü üst gelirlilerden oluşuyor; tüm seçmenler arasında bu oran %21. Bununla birlikte alt gelirlilerin oranı CHP’li seçmenler arasında daha az. Alt gelirliler CHP’de %10 oranında yer alırken, Türkiye genelinde bu oran neredeyse iki katı, %19.( “KONDA İNTERAKTİF”3 (interaktif.konda.com.tr)
Yukarıdan bu yana sıraladığımız veriler ışığında, CHP’nin Kepez’de Belediye Başkanlığı seçimini kazanması, açıkça olumsuz sosyo kültürel ve sosyo ekonomik koşullara rağmen, gösterdiği aday ve örgütünün önemli bir başarısı olarak kaydedilmelidir.
5- KEPEZ ve MESUT KOCAGÖZ:
Mesut Kocagöz, Türkiye sathında sürmekte olan siyasal mücadelenin odaklarından biri haline dönüşmüştür.
Seçimi kazanmasında, kendisini yakinen tanıyan insanların ifadelerine göre; kişisel özellikleri, psikolojik etkisi, hitabet tarzı, muhataplarıyla iletişime açık anlayışı, yetenekli, inanılır, dürüst, aktif, ahlaklı, güvenilir, işinin ehli ve örnek kişi olmak şeklinde ifade edilebilecek vasıflara sahip olmasının başat rol oynadığı anlaşılmaktadır.
Bu Kepez ilçesi seçmenlerince de bu anlayışla takdir edilmiş olmalıdır ki, tartışmaya ve itirazlara mahal bırakmayacak bir farkla seçimi kazanmıştır.
Kendisi ile bütün yaşamımız boyunca bir kez karşılaştık.
Burada dile getirmeye çalıştığımız ve bizce çok önemli olan husus, kişiden bağımsız olarak, iktidarın üzerine çöreklendiği sosyolojik (kültürel ve ekonomik) yapının Anadolu örneğine denk düşen ve olayımızda adı Kepez olan kalenin ele geçirilmesinin iktidar açısından yarattığı tehdide ve buna verdikleri, verecekleri ölçüsüz hareketlere dikkat çekmektir.
Bizce, Mesut Kocagöz örneğinde yaşananlar, tam da budur.
CHP’de konuyu böyle okumalı ve Mesut Kocagöz’ün savunmasını üstlenen ve üstelik kiminin CHP tandanslı olmadığı bilinen avukatlarının özverili, kararlı çabalarına sosyal ve siyasal açıdan güçlü bir destek vermelidir.
Sahada kazanılan, ancak sahada korunabilir !..