Başlıktaki "sallar" kelimemiz kimin umrunda anlamındaydı evet, fakat sallamanın uydurma kısmına da değineceğim;

 Bir hayli zorlu günlerden geçtik hala da geçiyoruz. Bu zorlu günlerin içinde, ülkemde güzel şeyler olmuyor diyemem. Çok güzel insanlar var kalpleri iyilikle dolu, bir şeyler yapmaya çalışan.

Lakin bu iyi niyetli insanlar, güzel şeyler yapma amacı güderken kurallara ne derece uyuyor?

 Yapılan her ne olursa olsun, o işin kuralı ne ise ona uygun olsun isterim. Çünkü insanız ve hata yapmaya çok açık varlıklarız. Amacımız iyi bile olsa, hata payından ancak işin etik kurallarını göz önünde bulundurarak sıyrılabiliriz. Neden? Amacımız iyi ya hani, kaş yaparken göz çıkarmayalım diye.

 Haliyle ne olması gerekiyor özen özen! Usul, yol yordam.

Hadi bunu da yapamıyorsak bir bilene sormak lazım. Sormadın, düşünemedin hadi ona da tamam. Söyleyene de çemkirme be kardeşim.

 Savunmak başka, ortak yol bulmak çok başka, saldırmak zaten başlı başına hata! İyi bir şeyler yapıyorlar ya asla hata yapma payını ihtimal dahi etmiyorlar. Ben bunu şuna benzetiyorum "yaptım ama benim içim iyi" o halde biz herkesin özüne inelim çünkü bu dünya özler dünyası. Ve ben bunu bir bakışta anlayayım. Kim sallar etik kuralları biz iyi bir şey yaptık tamam o iş.

 Okuyanlar bilir, bir haber yayınlandı; kanser tedavisindeki ışın dozajını stajyerlerin belirlediği ve hastaların tedavisini gerçekleştirdiğine dair.  Bu ne kadar etik işte siz değerlendirin. Uzman yok diye tedavi yarıda kalsın istemedik niyeti bu. Özü yani. Etik mi değil çünkü uzun vadede problemlere sebep olabilir. İşin özüne inemeyeceğim ben yine.

 Bir de bu etik kurallara uymamanın uydurma kısmı var; "usulu bu aslında" uydurması.

 Birilerinin iyi bir şey yapmak istemesine sevinecek kadar acınası halimiz. Özüne inmek zorunda kalacak kadar da çaresiz. 

 Herkes kendi işini yapsa sıkıntı yok da özümüz iyi ne yapacaksın!