Zaman zaman “gençlerimizi” konu ediyor ve “başımıza bela olacaklar” anlamına gelen yazılarla dikkatleri çekmeye çalışıyorum..
Peki, umutsuzluğumu neye dayanarak söylüyorum?
BİR..
Araştırmalara ve Dünya Bankası İnsani Kalkınma Sektörü’nün hazırladığı rapora..
İKİ..
Siyasetçilerimizin, “oy” uğruna ekonomik gerçekleri bırakıp “insanımızı tembelliğe itecek vaadlerde” bulunmasına..
Bugün yine gençlerimizden söz edeceğim..
Bu defa “farklı” açıdan bakarak..
Ve..
Yine bir araştırmaya dayanarak..
ASALAK GİBİ YAŞIYORLAR
“Günümüzdeki gençlik..
Üniversite bitene kadar çalışma ve iş hayatını, okullarda başarısızlık halinde başlarına gelecek ceza gibi görüyorlar..
Eğitim süresi ise kız erkek arkadaşlık maceraları ile geçiyor..
Kaynakları ise ana-babanın verdiği para..”
Yani..
Çalışma yok, üretme yok, “asalak” gibi yaşıyorlar..
18-30 yaş aralığındaki 2043 gençle yapılan bu araştırma, “Bağımsız Eğitimciler Sendikası”na ait..
Ankete katılanların yüzde 26.22’si ortaokullu, yüzde 48.76’sı liseli, yüzde 18.21’i de üniversiteli..
 “Gençlik ve Özgüven” başlıklı bu ankete göre..
Türk genci, kuvvetli bir özgüvene sahip olmak için en çok “maddi güce” ihtiyaç duyuyor..
Özgüveni “bilgi birikimi” olarak görenlerin sayısı -maalesef- çok az..
PARAYA DAYALI BİR “ÖZGÜVEN”
Ankette, “Bir kişinin kuvvetli bir özgüvene sahip olması için en çok neye ihtiyacı vardır” diye sorulmuş..
Buna gençlerin yüzde 19.1’i “maddi güç” derken, yüzde 15.15’i “bilgi birikimi” yüzde 12.94’ü “güçlü aile” yüzde 12.06’sı ise “liderlik” demiş..
“Bir iş kurmak ve başarılı olmak için en önemli unsur nedir” sorusuna da, gençlerin yüzde 35.56’sı “iş fikri” demiş..
23.20’si ise yine maddi güce işaret ederek “sermaye” yanıtını vermiş..
“Eğitim sisteminin size ‘kendi kendime yeterim’ duygusunu aşıladığına inanıyor musunuz” sorusuna, “kesinlikle inanmıyorum” diyenler yüzde 47.12 gibi büyük bir çoğunluk..
“ARTIK ÜRETEN KAZANACAK”
Araştırmanın sonuçları çok çarpıcı..
Gördüğünüz gibi..
Türkiye’de 18-30 yaş arasındaki “gençlerin özgüveni” sahip oldukları “para miktarı” oranında artıyor..
Başka ne bekliyordunuz ki..
60-70 yol boyunca hep “devletçi” bir zihniyete esir edilmiş milletten ne bekliyordunuz?
Ülkemizde hala “çocukları için yaşayan” korumacı anne-babaların sayısı o kadar çok ki..
Hiç, “çocuğum müteşebbis biri olacak” diyen anne-baba duydunuz mu?
Çocuğunu “özel sektör”e hazırlayan bir anne-baba gördünüz mü?
Bu anne-babalara, “durun yahu, dünya değişti, artık devlet vermeyecek, üreten kazanacak” diyen bir hükümet gördünüz mü?
Siyasiler hala “aile sigortası” ile oy avcılığı yapıyor..
“İşyerlerini büyütüp veya yeni işyerleri açıp istihdam yaratıp gelirde adaleti sağlayacağım” diyeceğine, “her aileye 600-1200 lira yardım yapacağım” diyor..
Yani..
Dün de değim gibi, “çalışmayın-üretmeyin, devlet verir” mantığı..
Bu “kolaycılığı” gören insan çalışır mı, üretir mi?
KORUMACI-KOLLAMACI ZİHNİYET
Ben 18-30 yaş aralığındaki gençlerden pek umutlu değilim..
“Korumacı” bir devlet, “kollamacı” bir aile yapısıyla..
Bu gençler kolay kolay “özgüven” sahibi olamazlar..
Özgüveni olmayan ise “hiçbir şey” olamaz..
NOT: İstisnaları, bu yazdıklarımın dışında tutuyorum..